Zelo Baekhee'ye bileğinden tutmuş kalabalığın içinden sürüklüyordu. Gencin uzun ince bedeninin arkasında koştururken kızın bedeni çok hantal görünüyor olmalıydı. Ama bu şu anda önemli değildi. Bütün öğrenciler aynı şey için koşuyordu; hepsi aynı yöne, açık kapılardan kaçarak kurtulmak için heyecanla koşuyordu.
Zelo bahar tatilinin ilk taze nefesini içine çektiğinde yüzüne dev gibi bir gülümseme yerleşti ve etraflarındaki çoğu kişinin ona eşlik etmesine neden olarak neşeyle bir nara attı. Her adımda yüz üstü yere kapaklanmamasını bir başarı sayan Baekhee de onun arkasından, sanki okula ait herhangi bir şeyden kilometrelerce öteye kaçmak ister gibi onu takip etti. Gencin neşesinin üzerine yağmasından memnun bir biçimde Zelo'nun onu istediği yere çekmesine izin veriyordu, şikayet etmedi. Arada bir genç ona dönüp bağırıyordu.
"Bahar tatili!!"
Bir yerde yanlış bir adım atıp yolunun üzerindeki bir şeye takıldı Zelo. Baekhee gencin bileğindeki sıkı kavrayışını kullanarak onu sertçe geri çekti ve düşmesine engel oldu. Zelo sarhoş gibi onun üzerine doğru sendeledi, yüzünde hala aptal bir sırıtış vardı. Baekhee gözlerini devirdi.
"Bahar tatili!"
Of, ne kadar çocukça... gülmeden edemedi Baekhee.
"Evet, biliyorum, ilk söylediğinde de duymuştum. Bir planın var mı?"
Tabii ki bir planı vardı. Baekhee onun bunlar hakkında kurduğu sonsuz hayalleri günler öncesinden beri dinliyordu. Ama Zelo bunları kıza daha önce de anlattığını unutmuş gibiydi, bu soruyu bir açık gibi algılayıp anında planları hakkında vırıldamaya tekrar başladı.
"...her çarşamba film var, kız kardeşimin yedinci doğum günü var ve pinata olacak ve ona çok pis eşek şakaları yapacağız ve..."
Baekhee genci yarım yamalak dinlerken yanlarından geçen tanıdığı herkese el sallıyordu. Kyuhyun'u spor salonuna doğru giderken gördü ve kısa bir iç savaştan sonra parmağını kaldırdı. Zelo durdu.
"Bana bir saniye ver, tamam mı?" dedi Baekhee, neredeyse yalvarırcasına. Gözleri Kyuhyun'un tarafına kaymış olmalıydı; çünkü Zelo Kyuhyun'u gördüğünde yüzüne bilmiş bir gülümseme yerleşti. Gencin onlara sırtı dönük olsa da ne aradığınızı biliyorsanız onu bulmak oldukça kolaydı.
"Peki. Gidip bir bakacağım bakalım Malojhi'nin hiç chapssalddeok'u kalmış mı..." diyerek açgözlü bir biçimde ellerini ovuşturdu Zelo, yüzünde beklenti dolu bir ifade vardı. Baekhee tek kaşını kaldırdı.
"Sana öğlen yemeğinde beş tane verdi ve sen iki tane de Siwon'un tabağından aşırdın."
"Git Kyuhyun'la konuşsana sen!" diyerek Zelo kızı eliyle kışkışladı, gözleriyle kalabalığı tarıyordu, "Yemeği bana bırak, işin bitince de haber ver."
Baekhee'nin Kyuhyun'un leylek bacaklarının hızına yetişebilmesi için bir süre koşturması gerekmişti. Kabul etmeliydi ki başladığı zamankinden çok daha küçük bir vücudu vardı ve terleme derdi de biraz azalmıştı; ama bu hala bir sorundu. Yeterince yaklaştığı zaman yavaşladı ve terini sildi, Kyuhyun'a seslenmeden önce de mendilini cebine tıktı. Kyuhyun onu duyduğu anda dönüp baktı.
"Hm, Baekhee." dedi, dönüp kıza doğru yürürken. Yarı yolda buluştular, Baekhee aradaki mesafeyi biraz azaltmak için bir adım attı; ama yine de arkadaşlık sınırlarında kalan bir mesafe bırakmaya özen gösterdi.
"Zelo'yla senin buradan ilk kaçanlar olacağınızı düşünürdüm." dedi Kyuhyun. Havadan sudan konuşmak güzeldi.
"Evet de sormak istedim, tatilde de spor derslerini sürdürecek misin?" Kyuhyun bundan daha önce hiç bahsetmemişti ve Baekhee bunun oldukça geçerli bir soru olduğunu düşünüyordu.
"Şey hayır, hayır pek sayılmaz. Ama," Kyuhyun başının arkasını kaşıdı, "Hanna muhtemelen kendi açık derslerine devam edecek. Gidip onunla da çalışabilirsin. Program için onunla konuşman gerekecek, gerçi."
Baekhee'nin yüzünde oluşmak için savaş veren somurtmayı tekme tokat uzaklaştırması gerekti.
"Hm, iyi bir plana benziyor. Plan demişken, tatilde planın var mı?" dedi Baekhee. Onu ilgilendirmezdi; ama eğer yeniden arkadaş olacaklarsa böyle ufak soruların da bir çeşit gereklilik olduğunu düşünüyordu.
"Aslında evet." dedi Kyuhyun, daha fazla bir şey söylemeyince Baekhee konuşmanın sonlandığına karar verdi. Yine aptal durumuna düşmemek adına önce davranıp konuşma tuhaf bir hal almadan tüymeye karar verdi.
"İyi eğlenceler o zaman." dedi ve sırıtarak el salladı. Ama içinde kendi kendine temiz bir dayak atmakla meşguldü; çünkü kim hemen önünde duran birine el sallardı ki?! Daha aptal olabilir miydi acaba? El sallamayı kesti ve yüzündeki aptal sırıtışı korumaya çabaladı.
"Evet, tabi..." dedi Kyuhyun, ondan yavaşça uzaklaşarak. Yüzünde bariz bir biçimde 'her zamankinden bile tuhafsın' diyen bir bakış vardı. Baekhee iç geçirme ve gözlerini devirme isteğini bastırarak dönüp Zelo'yu bıraktığı yere yürümeye başladı. Bunun onu daha umursamaz ve havalı göstereceğine inanarak yürürken telefonunu çıkardı. Kyuhyun arkasına dönüp bakmadı.
Zelo'yu aradıktan ve yerini söyledikten sonra gencin gelmesi beş dakika daha aldı.
"Sana da bir tane ayırdım." dedi genç, katlanmış bir peçeteyi ona doğru uzatırken. Baekhee peçeteyi alıp nazikçe açarak altındaki pembe topu açığa çıkardı. Baekhee 'sadece bir tane mi?' demek istiyordu; ama Zelo bencil küçük bir maymun gibi hepsini yanaklarına doldurmadığı için şanslı sayılabileceğinin de farkındaydı.
"Hepsi bu mu?" diye sordu, bir ısırık alırken. Arkasına dönmüş olan Zelo yavaşça döndü, yanaklarını şişirdi ve iki tane daha yuvarlak pembe top uzattı. Baekhee kaşlarını çattı; ona verdiği gibi iki tanesini daha yanaklarına doldurmuş olduğu yönünde ciddi şüpheleri vardı. Zelo yanaklarını dolduran yiyecekle sırıtmaya çalıştı; ama oldukça korkunç görünmüştü. En azından üzgün görünecek kadar insanlığı vardı. Baekhee kollarını kavuşturup sanki açgözlülüğüne kızmış gibi gözlerini devirse de onu çoktan affetmişti bile.
"Kyuhyun'la ne konuştun?"
"Hm? Ha, hiç ya, sadece dersler hakkında." Baekhee gencin konuşmanın nasıl gittiğini sormasını bekliyordu; ama Zelo sadece işin spor kısmına odaklandı.
"Ciddi misin Baekhee? Bahar tatilindeyiz! Ne istersek ve ne zaman istersek o zaman yiyeceğiz. Ve sen, dostum, bir sevgili bulacaksın. Bu yeni halini herkesin önünde sergileyeceğiz, seni ortalıkta gezen küçük avlarımıza yem niyetine gümüş tepside sunacağız..." Baekhee gencin dikkatini çekmek için önüne geçti.
"İlgilerini nasıl çekecekmişim peki?"
"Seksi iç çamaşırlarıyla!"
Kız fır dönüp gencin suratına katlanmış peçetesini fırlattı. "Bazen tam bir orospu oluyorsun!" dedi gülerek. Kyuhyun çoktan aklındaki son şey halini almıştı bile.
"Ne, itirazın mı var? Tamam o zaman seni o tepsiye çıplak da yatırabiliriz."
Bahar tatilinin ilk beş günü Zelo'nun beklentileriyle pek uyuşmadı. Zelo hayal kırıklığını açık açık belirtiyordu.
"Of, bok gibi."
Zelo'nun arka bahçesinde oturmuşlardı, saat ikiyi on iki geçiyordu ve sıcak, parlak güneşin ışıkları iki gencin üzerinde harcanıyordu. Baekhee'nin pantolonunun paçaları dizlerine kadar sıvanmıştı; ayakları çıplaktı ve onları hevessizce küçük bebek havuzunda çırpıyordu. Zelo'nun üzerinde bir şey yoktu, altındaysa pokemon topu desenli bir deniz şortu vardı. Aslında çok daha büyük bir şişme havuz kuracaktı; ama yanlış havuzu sipariş etmişti ve aile boy dev bir havuz yerine ellerinde şimdi Baekhee'nin ayaklarını bandırdığı kuş banyosuyla kalakalmışlardı.
"Siktiğimin Amazon'undan artık nefret ediyorum."
Görünüşe göre biraz sesli konuşmuştu, çünkü o anda mutfakta olan annesi anında bağırdı. "JUNGHUN!!"
"Pardon anne!" dedi Zelo, annesi pencereden çekilene kadar utanıyormuş gibi başını önüne eğerek. teklike geçtikten sonra da pişkince sırıtarak Baekhee'ye doğru eğildi ve fısıldadı: "Siktiğimin Amazon'undan hala nefret ediyorum."
Ertesi gün Baekhee Hanna'nın spor derslerine katılmanın akıllıca olabileceğini düşünüyordu, çünkü Zelo'yla olan planları iptal olmuştu. Gencin kardeşlerine bakıcılık yapması gerekiyordu.
"Sen de gel! Onları dolaba kilitler koltukta sevişiriz." dedi Baekhee'ye telefonda. Kız telefondan gelen çocuksu "ıyyykk" sesini duyabiliyordu, muhtemelen Zelo'nun yedi yaşındaki kardeşi Hyemi'ydi bu. Baekhee kızın birden ciyakladığını duydu. "Seni anneme söyleyeceğim!"
Baekhee gülerken Zelo konuştu.
"Nasıl da yedi ama!"
Böylece yapacak daha iyi bir şeyi olmadığından Baekhee spor derslerine katılmaya karar verdi. Tatilin başlangıcından beri muhtemelen yarım kilo almıştı; ama bu onu önceden edeceği kadar rahatsız etmiyordu. Kurtulmak istediği kiloları vermek ne kadar sürerse sürsün çabalarına aralıksız devam etmeye karar vermişti. Bütün bu egzersiz olayı başlamadan önce vücuduyla arasında bir sorun yoktu ve istediği bedene düşmek bir iki yıl alacaksa bunu sorun etmezdi. Arkadaşları, yani önemsedikleri, onu olduğu gibi seviyor ve destekliyorlardı. Süreç içerisinde biraz direnç geliştirmişti ve bunu yiyecek tercihlerinde akıllıca kullanıyordu; ama hayatını yönetmesine de izin vermiyordu.
Sonunda farkına vardı ki Hanna'ya hiçbir zaman derslerin ne zaman olduğunu sormamıştı. Hanna tembelin teki olduğundan dersleri öğleden sonra yapacağını varsaydı. Annesi akşam dörtte onu okula bıraktı, Baekhee el salladı ve işi bittiğinde arayacağına söz verdi. Dış kapılar kilitli değildi; bunu iyi bir işaret olarak algıladı ve direk spor salonuna yöneldi. Binayı baştan ayağa kilitli ve öğrenciden yoksun bulunca korkunç hayal kırıklığına uğramıştı. İç geçirdi.
Birini ona doğru koşarken gördüğünde geri dönmek üzereydi. Okul hademesini üniformasından tanıdı ve adamın ona bir alet salladığını fark etti. Hademe yaklaştıkça Baekhee onun kaşlarını çatmış bağırmakta olduğunu, elindekinin de bir şok tabancası olduğunu gördü. Bu da neydi böyle?! Baekhee şok içinde teslim olur bir şekilde ellerini kaldırdı, adamın silahı indirmesini beklerken hızla nefes alıp veriyordu.
Sonunda kısa bir panik atak sonunda Baekhee sıkı bir azar yiyerek kurtuldu. Hademe onu Hanna'nın derslerinin sabah ondan öğlene kadar olduğu konusunda bilgilendirdi. Baekhee bu bilgiyi aldığına memnundu, daha fazla muhabbetle vakit kaybetmeden okul alanından hızla çıktı. Bencil davranmamak adına annesini aramamaya karar verdi; kadın onu buraya bırakalı daha on dakika olmuştu ve onu şimdi aramak sadece vaktini boşa harcamak anlamına gelirdi. Annesi son üç gündür işlerini evden idare ediyordu zaten, biraz ateşi vardı; daha yeni yeni iyileşiyordu.
Bu düşüncelerle Baekhee en yakın otobüs durağına yürümeye başladı. Yolun ortasına bile gelememişti ki hemen yanından gelen bir araba kornasıyla olduğu yerden sıçradı. Sağ eli bir anda bin beş yüze vuran kalbine gitmişti. Yoona kıkırdayarak arabanın kornasına bir daha bastı. Üstü açık gümüş mini bir araba sürüyordu. Şekerci dükkanındaki çocuk kadar mutlu görünüyordu.
"Yeni arabamı beğendin mi?" dedi kız heyecanla, bir eli yine kornanın üzerine giderken. Baekhee bu sefer sesle yerinden sıçramadı, aksine kızın heyecanına güldü.
"Demek yeni araba. Senin tatilin bildiğim herkesin tatilinden daha iyi geçiyormuş gibi görünüyor." dedi Baekhee ve dil çıkardı, "Modeli ne?"
"Şey, aslında..." Yoona düşünceli göründü, "Aslında ben öğrenmek için biraz fazla meşguldüm, çığlık atmakla... ama dur bak bekle bu şey, aa, Nissan Micra! Ya da Micro mu... ya da Micha... ay bilmiyorum ama kimin umurunda BİR ARABAM VAR!"
Bu sefer kız sanki bütün dünyanın duymasını ister gibi bağırıyordu.
"Ehliyetin olduğunu bilmiyordum." dedi Baekhee.
"Benim hakkında bilmediğin daha çok şey var güzelim." dedi Yoona ve ona abartılı bir biçimde göz kırptı. Bunun sadece bir şaka olduğunu bilse de Baekhee yine de ona güzel denmesinden ötürü pembe bir renge büründü.
"Aman, neyse. Nereye gidiyorsun?"
"Changmin'in evine. Pijama partisi yapıyoruz." dedi Yoona. Baekhee tek kaşını kaldırdı.
"Pijama partisi mi? Min'in evinde mi? Bu çok... gey." diyerek güldü, "Ne yapacaksınız, birbirinizin saçını örüp erkek arkadaşlarınızdan mı dem vuracaksınız?"
Yoona başını yana yatırdı ve bunu düşünüyormuş gibi yaptı, sonra başıyla onayladı. "Evet, aşağı yukarı." sonra sırıtarak ekledi, "Tam bir harem olacak; altı tane falan erkek bir de küçük ufacık ben. Kesinlikle gey."
"O zaman neden Zelo'yu da çağırmıyorsun? Bir süre bebek bakıcılığı yapacak; ama akşam sekizde boşa çıkıyor olmalı." dedi Baekhee.
"Evet, ona sordum; o da dedi ki..."
Baekhee'nin telefonu ısrarla çaldı ve Yoona cümlesini yarım bıraktı. Baekhee ona özür dileyerek baktı ve işaret parmağını göstererek bir dakika istedi.
"Zelo arıyor." dedi bilgilendirmek için, ardından telefonu açtı. "Hey."
"Sana hey. N'aber, çiçeğim arım tatlı balım?" Baekhee arkadan yine Hyemi'nin "ıyyyykk seni anneme söyleyeceğim" nidalarını duydu.
"Bunu yapmayı gerçekten bırakman gerek, psikolojisini bozacaksın." dedi Baekhee. Zelo ofladı.
"Aman tamam, her neyse. Dur bak neden aradım. Yoona beni Changmin'lerin evinde bir pijama partisine davet etti. Sen de gelir misin?"
"Aslında Yoona şu anda yanımda." dedi Baekhee. Zelo hızla bir nefes çekti.
"O kaltak arkadaş!!"
~~~
Sonunda Yoona Baekhee'yi Zelo'nun evine bıraktı. Zelo'nun ailesi erken gelmeye karar vermişti; bir kavga etmişlerdi ve şimdi birbirlerine kızgınlardı ama iyi yanından bakacak olurlarsa şimdi onlar evdeyken Zelo'nun orada kalması için hiçbir neden yoktu. Baekhee pijama partisinden sonra orada kalmayı planlamıyordu, bu yüzden gecenin büyük kısmını arkadaşlarında geçireceğini söylemek için annesini aradı. Annesi arkadaşlarından biriyle konuşmak için ısrar edince de telefonu Zelo'ya verdi. Saya bununla tatmin olmamıştı; ama kızına ve Zelo'ya sorumluluk sahibi birer yetişkin gibi davranacaklarına güvendiğini belirtmekle yetindi.
"11'de evde ol!" diye buyurduğunda Baekhee'nin boyun eğmekten başka seçeneği yoktu. Zelo da orada kalmayacaktı; bu yüzden Yoona Cinderella'nın büyüsü bozulduğunda bal kabağından arabasıyla onları bırakmayı teklif etme nezaketinde bulundu... ya da daha çok yeni arabasını her fırsatta kullanıma açma konusunda fazlasıyla hevesliydi.
Changmin'in evine gidene kadar yolda kahkahalarla güldüler, radyodan çalan şarkılara iğrenç seslerle eşlik ettiler ve sevdikleri televizyon programlarından bahsettiler. Min'in evi tam olarak Baekhee'nin onun gibi birinden bekleyeceği gibi çıkmıştı. Üç katlıydı, duvarları hoş bir mürdüm rengindeydi ve kapı zili ve gözetleme deliğiyle asil, zarifçe oyulmuş bir ön kapısı vardı. Evin çevresi tamamen bakımlı çimenlerle kapıydı ve sağ tarafında da geniş bir çiçek bahçesi vardı. Ayaklarının altındaki "hoş geldiniz" paspası bile yumuşaktı ve para diye haykırıyordu.
"Giriş paspasının yüz dolarlık banknotlardan dikilmiş olmaması oldukça şaşırtıcı." dedi Zelo, evi ve çevresindeki her şeyi kaplayan boğucu para kokusunu tabii ki o da fark etmişti. O konuşurken kapı gıcırdamadan açıldı.
"Aslında kölelerin çocuklarına kamçılayarak diktirecektik ama sonra o kadar doları boşa harcamayalım dedik, malum perde olarak daha güzel görünüyorlar böyle yeşil yeşil." dedi Min, geniş bir sırıtışla kafasını kapıdan uzatarak. Baekhee ve Zelo'yu gördüğündeki şaşkınlığı uzun sürmedi, sanki Yoona'nın onları da davet etmesini zaten bekler gibi hepsini birden içeri davet etti.
Tabii ki Kyuhyun da oradaydı. Muhtemelen Min'in davet ettiği ilk kişiydi zaten. Kyuhyun onlara bakmıyordu, dikkati televizyondaki bir şeye odaklanmıştı, Baekhee de bu fırsatı gencin üzerindekileri incelemek için kullandı. Geniş, beyaz bir koltuğun üzerine yayılmıştı. Ayaklarında mavi havlu çoraplar vardı, ellerini de karnının üzerinde birleştirmişti. Üzerindeki kot koyu kırmızıydı, neredeyse mürdüm rengiydi ve üzerine bale taytı kadar iyi oturuyordu. Baekhee burnundan güldü. Bu gerçekten rahatsız bir kıyafet olmalıydı. Kyuhyun sesi duyduğu anda, tam Changmin "Bak kimler gelmiş!" diye bağırırken başını kaldırıp baktı.
Tatil seven öğrenci gördüm de okuldan vebadan kaçar gibi kaçana ilk kez rastlıyorum bak bu ilginç oldu grin ifade simgesi
YanıtlaSiliki sorum var bu zeloyu kesin bahar çarptı dimi? hani polenler molenler alerjik reaksiyondan kafayı yedi evvet kesin öyle oldu ikincisi ise bu kadar yiyip yiyip nasıl bir çubuk krakerden hallice olmayı başarıyor bu velet ama tabi kendisi hala benim bebeişim heart ifade simgesi
aha burada bir hanna vardı değil mi? doğru Heechul'ün ultra mega dev bitchlikteki sevdiceğisi nasılda unutmuşum.
bir herisin peşinden koşup tatilde de terliyor muyuz bebeğim minvalinde sorular sormak da enteresan tabi de neyseeee.....
aslında o telefon bir anda çalıp seni rezil etmeliydi ki hoşlandığım ama bana bakma şansı benim scarlet ablaya aşık olma şansımdan hallice olan adama çok pis rezil oldum klişesi gerçekleşsin ama olmadı hmms -.-
ahaaa baekhee seksi iç çamaşırları ile dev bir gümüş tepsiye uzanmış masada yatıyor ağzında da bir domates var zelo şef kostümü ile kapağı açıyor Kyu da masnın başında izliyor böyle hmm leziz görünüyor triplerinde hayal ettim bence bu plan tutar wink ifade simgesi
veee hüsran o tatiller hiç pşlandıkları gibi muhteşem ve aktivite dolu geçmezler ki bebeğim yaaa
eee yoona nın tam kötü kız potansiyelinde olup sadece bir tiki olmakla yetinmesinin sosyolojik tez konusu olduğunu düşünüyorum şu an sanırım.
zelo kardeşini de kendine benzetecek o olacak diyim ben şimdiden ....
ahaaa zengin arkadaş komleksi paspas böyle gelenlerin üzerine nuri alço sesi ile zenginim ben dans et dans nıhahaha yapıp para saçıyor muş mesela grin ifade simgesi
eeee dar pantolonların rahatsız olmaları dışında bir yanı daha vardır babe bak diyim bensana her şey kabak gibi meydandadır wink ifade simgesi bu yüzden bir sonraki bölümde senden bir göz ziyafeti bekliyoruz artık kendine çekmeni okks
özlemişim valla eğlendim evet XD