"Umarım şikayetçi değilsinizdir, yoldan bir çift kaldırdım." dedi Yoona dalga geçerek, Zelo sahte bir sinirle peşine takılırken viyaklayarak kaçmaya başlamıştı bile. Bir başka genç boy gösterdiğinde Baekhee'nin bu yeni cisimle ilgili fark ettiği ilk şey altın rengi saçları ve ufak tefek, çelimsiz bedeni oldu.
"Selam." diyerek elini uzattı yeni çocuk, Baekhee ona uzatılan eli sıktı. "Eee, ben Jiyong."
"Baekhee."
Yoona'yla küçük kovalamaca oyunlarından sonra hala kıkırtılarla sarsılan Zelo birdenbire donakaldı. Sanki içindeki her türlü hiperaktiflik bir anda uçup gitmiş de arkada sadece utangaç küçük - yani fiziksel olarak değil de ruhsal olarak küçük - bir çocuk bırakmış gibi kalakaldı genç. Eğer Baekhee dikkat etmiyor olsa kendine gelip de Jiyong'a el sallamadan önce sadece bir anlığına arkadaşının suratında beliriveren koşulsuz hayranlık ifadesini kaçırabilirdi.
"Selam, ben Zelo." diye kendini tanıttı genç. Jiyong'un ilgisinin odağına yerleştiği zamansa sanki bir şey arıyormuş gibi Baekhee'nin arkasına saklanıverdi - neyse ki Baekhee'nin bedeni hala arkadaşını saklayabilecek kadar genişti. Kız kıkırdamamak için yanağının içini ısıtmak zorunda kaldı. Zelo'nun herhangi birine bu şekilde tepki verdiği görülmüş şey değildi. Jiyong oldukça çekici olabilirdi; ama Baekhee'nin tipi sayılmazdı, özellikle de üzerindeki bol, fosforlu pembe pantolonla. Jiyong gözlerine girmeye tehlikeli biçimde yakın olan birkaç altın rengi saç telini iterek uzaklaştırdı.
"İkinizle de tanıştığıma sevindim." dedi genç, nazikçe.
"Partiyi basmamıza izin verdiğiniz için teşekkürler." diye sırıttı Baekhee, odada bulunup Kyuhyun ismine sahip olmayan herkesten hafif gülüşler yükseldi.
"Ben aslında Baekhee'nin Yoona'nın palyaço arabasına sığabilmesine daha çok şaşırdım." dedi Kyuhyun, sırf götlüğüne. Ama daha Baekhee cevap vermek için ağzını açamadan Jiyong konuşarak onu şaşırttı.
"En azından Yoona'nın bir arabası var. Seni annen bırakmadı mı acaba?"
Kyuhyun umursamazca el salladıktan sonra yine televizyona döndü. Baekhee baktığında piç herifin Transformers filmlerinden birini izlemekte olduğunu gördü.
"Vay be bir kız daha!! Bu çük festivali sonunda biraz ilginçleşmeye başladı." dedi bir ses. Baekhee gözlerini televizyondan ayırıp sesin geldiği tarafa çevirdi. Sesin oldukça uzun boylu olan sahibi merdivenlerin son üç basamağından çabasızca atlarken Baekhee kendisinin dizlerinin ucu ucuna çözülmediğini hissetti. Öff herif çok taştı!
"Gackt, sadece birazcık şey olmamayı denesen ya... kendin gibi." diye homurdandı Changmin.
"Ahh beni sevdiğini biliyorsun. Zaten bu yüzden kardeşimle sevişiyorsun." dedi Gackt denen adam, koltuğa gidip kendini sanki orada değilmiş gibi Kyuhyun'un üzerine attı. İkili bir süre kumanda için güreştiler, ardından Gackt onu sertçe gıdıklamaya başladığında Kyuhyun tekmelenmiş yavru köpek sesleri çıkardı.
"Vee işte gey dakikalar başlıyor." dedi Jiyong, bıkkın bir suratla sahneyi izlerken.
"Gey dakikalar dün gece başlamıştı zaten, GD." diyen sesi bu kez tanıyordu Baekhee; ama Yunho merdivenlerden kısa, pembe bir şort ve aşırı bol bir Madonna tişörtüyle merdivenlerden inerken gözlerinin yerinden uğramasını engelleyemedi. Herif dün muhteşem bir gece geçirmiş de yataktan daha yeni kalmış falan gibi duruyordu.
"Selam millet." diyerek herkese el salladı ve tırabzanlardan kayarak merdivenlerin sonuna hopladı. Changmin onu hemen orada bekliyordu, tiksinç derecede uzun bir öpücükle Baekhee'nin gözlerini yakmaya kalktıklarında kız çabucak Zelo'yu buldu.
"Bana yeniden birlikte olduklarını söylememiştin!" diye fısıldadı arkadaşının kulağına aceleyle. Bir yandan da şimdi birbirleriyle fısıldaşmakta olan çifti dikizliyordu.
"Bilmiyordum." dedi Zelo. Bir saniye sonra ikisi de böyle önemli bir bilgiyi onlardan sakladığı için Yoona'ya ölümcül lazer ışınları saçan bakışlar atmakla meşgullerdi. Gerçi tüm evde yankılanan bir tokat sesi dikkatini çektiğinde Yoona ölümden kurtulmuştu. Baekhee dönüp sesin geldiği tarafa baktığında Yunho'nun Changmin'e kulaklarına varan bir sırıtışla baktığını gördü, belli ki bahsi geçen genç az önce kıçına bir şaplak atmıştı.
"Önümde küçük kardeşimi taciz etmeyi keser misin lütfen?" dedi Gackt- gerçi kendi de teknik olarak Kyuhyun'u genci bütün bedeniyle koltuğa yapıştırmak suretiyle taciz ediyordu; ama bunu pek umursar gibi bir hali yoktu. "Ve Yunho, allah aşkına git bir pantolon eşofman falan giy! En azından biraz çaba göster yani."
Jiyong olası gelebilecek bütün cevapları ellerini çırpıp dikkatleri üzerine çekerek engelledi.
"Bir film izleyerek başlamamızı öneriyorum!" dedi genç, ses tonu açık ve net bir şekilde 'artık gey şakalar yapmaktan başka bir aktiviteye geçebilir miyiz lütfen' diyordu ki Baekhee bu öneriye tüm kalbiyle katılıyordu.
~~~
Changmin onları ailesinin özel sinema odasına götürürken Baekhee gözleriyle her bir detayı yediğine emin oldu. Odada otuz tane koltuk vardı ve her biri yumuşak, deri gibi bir şeyle kaplıydı. Her koltukta bir bardak yeri vardı ve Baekhee bir an için Changmin'e onlara atıştırmalık bir şeyler getirecek bir uşakları da olup olmadığını sormak istedi.
Gerçi Min tembel kıçlarını kaldırıp mutfaktan ne istiyorlarsa almalarını söyleyince sorusu o soramadan cevaplanmış oldu.
Zelo ve Baekhee kendilerine pastırmalı, marullu ve domatesli sıcak sandviç hazırlamaya giriştiler. O sırada mutfağın öbür ucunda mikserin içinde bir şey karıştırmakta bulunan Kyuhyun ona ve leziz, taze, kalorili sandviçine hayal kırıklığıyla dolu bir bakış attı ama tombul kız bunu görmezden gelme konusunda oldukça başarılıydı. Saçını yüzünden arkaya attırıp dolaptan bir şişe soda almaya gidiyordu ki Kyuhyun burnunun dibine bir çeşit meyve karışımı içecek bardağı soktu.
"Fazla yapmışım, paylaşabiliriz diye düşündüm." dedi genç adam kuru bir sesle, kendi ağzına kadar dolu devasa bardağını gösterdi. İçinde bir pipet vardı, Baekhee de herhangi bir tuzağa düşmeden önce bir yudum almaya karar verdi. Zehirlenip köşeye kusma olasılığına tüm kalbiyle inanıyordu; ama içecek oldukça leziz çıktı.
"Hey, sağol." diye sırıtarak bardağı aldı Baekhee; Kyuhyun'un keskin bakışları altında kalan sıcak sandviçini arkasına saklama isteğine tüm gücüyle direniyordu.
"Ne demek. Kendim yaptım; ama seninkini zehirleme olasılığım konusunda endişelenmek zorunda değilsin." dedi Kyhuyun. Baekhee kıkırdadı.
"Benden zehirleyecek kadar nefret ettiğin yanılgısına asla düşmem merak etme, pek o kadar önemli biri sayılmam." dedi kız. Kyuhyun cevap vermedi, sadece içeri dönmeden önce onu duyduğunu belli eden bir baş hareketi yaptı.
İzleyecekleri filmin Kayıp Balık Nemo olduğunu anladığında Baekhee aslında herkesin itiraz etmesini beklemişti; ama herkes hevesle bu fikrin üstüne atlayınca şaşkınlığını gizlemeyi başardı. Gackt bile haberi duyduğunda ilkokul bebesi gibi sırıtmaya başlamıştı. Nemo'nun annesi öldüğünde biri öküz gibi burnunu çekti, Baekhee'nin bunun Changmin olduğu yönünde ciddi şüpheleri vardı.
Filmin yarısında Changmin odadan çıktı. Geri döndüğünde arkasında üç silüet daha vardı. Kendilerini tanıtmadılar; Changmin yerine dönerken sessizce boş koltuklara kurulmakla yetindiler. Film bittiğinde Baekhee Zelo'nun eline tutuşturduğu büyük boy mısır patlaklı yoğurda şaşkınca bakıyordu.
"Sebebi neydi ki?" diye sordu kız; ama elleri çoktan paketi açıyordu bile. Zelo omuz silkti, kendisi de kendi abur cubur paketini açmakla meşguldü.
"Min dağıtıyor." dedi, diye başıyla sol tarafı işaret etti. Baekhee başını kaldırdığında gerçekten Changmin'in arkasındakilere bir sürü ıvır zıvır dağıttığını gördü. Yeni bir filmin giriş müziği çalmaya başladığında gözlerini yeniden sahneye çevirdi.
"Bir tane daha mı izliyoruz?" diye fısıldadı Zelo'ya; ama gözlerini ekrandan ayırmamıştı. Zelo mutlu bir ses çıkardı; ama ona cevap vermedi.
Bu seferki bir Kore filmiydi: A Moment To Remember. Bu sefer arkada burnunu çeken daha büyük bir insan kitlesi vardı; biraz gizli saklı ağlamaya çalışıyorlardı ama sonuçta fark ediliyordu. Hemen arkasından "A Tale Of Two Sisters" izlediler. Film boyu Baekhee ve Zelo birbirine zamklanmış gibi tutunuyordu; ama ekranda isimler akmaya başladığı anda Baekhee hemen geri çekildi. En azından duygusal olarak zayıf olmadığı imajından geriye ne kaldıysa artık o kalanı korumak istiyordu.
Son film de bitip herkes sinema odasından çıktıktan sonra yeni gelen üçlü sonunda kendilerini tanıttılar. Bir tanesinin adı Kai'ydi; uzun boylu ve yapılıydı, ölümcül gözleri ve dolgun dudakları vardı. Aslında üzerinde oldukça taze, saf yüzlü, çocuksu bir hava vardı; ama boyu ve vücut yapısı bu havayı duman gibi dağıtıyordu.
"Bebek yüzüne aldanmayın." diye uyardı Yunho onları, dalga geçerek. Kai Yunho'nun en iyi arkadaşıydı ki bu aralarında sadece kendilerinin anladıkları gizli şakalardan ve sürekli birbirlerine sataşmalarından oldukça belli oluyordu. Gackt Kai'yi Changmin'e tercih ediyor gibi görünüyordu çünkü o ikisi Gackt ve Min'den çok daha iyi anlaşıyorlardı.
Bir sonraki Brenda adında bir moda tanrıçasıydı. Üzerinden kat kat son moda kıyafetler ve takılar sarkıyordu ve eğer saf Asyalı olmadığı bir başka hayatta kesin bir aptal sarışın olurdu. Jokwon da uyuz, tuhaf, gözlerine ulaşmayan tuhaf bir gülümsemeye sahip bir çocuktu ve kesinlikle Zelo'ya vurulmuştu. Ne zaman onunla konuşmaya kalksa kekeliyordu, esprileri hiçbir zaman varmaları gereken o esas noktaya varamıyordu; ama Baekhee onunla konuşmaya çalıştığında oldukça tatlı bir çocuk çıkmıştı.
Diğer herkes birileriyle bir sohbet içindeydi. Baekhee, Zelo ve Jokwon filmler hakkında anlamsız bir muhabbet içindeydi ve Jokwon, Zelo'nun ona gösterdiği her damla ilgiyi çölde kalmış gibi içiyordu. Baekhee onlara her baktığında dudaklarına yerleşmek için çabalayan yarım bir gülüşü gizlemek zorunda kalıyordu. Zelo kesinlikle Jokwon'un gözlerini ondan alamadığı gerçeğine bayılıyordu ve şu anda nazlanmak, kısa lülelerini parmağına dolamak ve "fark etmeden" Jokwon'un adem elmasının hoplamasına neden olan anlık pozlar vermekle meşguldü.
Sessiz sinema oynama önerisi herkesi şaşırtmıştı; ama kimse reddetmedi. Grubun her zaman oynadığı usulde, yani ikişerli gruplara ayrılıp çektikleri kartta olan filmi birbirlerine anlatarak oynayacaklardı. Herkes kısa sürede çiftlere ayrılmıştı ve Baekhee Zelo'nun ona göz ucuyla bakışından anlayabiliyordu ki genç fena halde Jokwon'la eşleşmek istiyor ama Baekhee'yi de yalnız bırakmak istemiyordu. İç geçirdi. Acınası bir canlı muamelesi görmekten pek hoşlandığı söylenemezdi; ama Zelo her zaman onun yanında olmuştu ve Baekhee onun yaptığı herhangi bir şeyi acıma olarak görmüyordu. Zelo ona ve arkadaşlıklarına gerçekten bağlıydı ve Baekhee her ne kadar bencilce Jokwon'la eşleşmeyip onunla kalmasını istese de bir çeşit çapa gibi Zelo'ya bağlı kalıp ona yük olmak da istemiyordu.
"İstersen Jokwon'la oynayabilirsin bak." dedi sonunda sessizce. Zelo bir an ışıdı ama sonra çabucak söndü.
"Ama ya... yani istersen üçlü bir takım da olabilirdik?" dedi Zelo. Evde on bir kişi vardı ki bu Zelo'nun önerisini oldukça anlaşılır yapıyordu. Baekhee sırıttı.
"Baekhee, eğer eşin yoksa sen skoru tutar mısın?" diye sordu Jiyong o sırada nazikçe. Baekhee'nin yine yüzü düştü; ama ona üzgün bir bakış atan Zelo'ya umursamazca omuz silkerek sorun olmadığını göstermeye çalışmakla yetindi.
"Tabi." dedi Jiyong'a. Çocuk onun omzuna hafifçe vurdu, teşekkür eder gibi gülümsedi ve koşarak bir not defteriyle kalem bulmaya gitti.
"Baekhee!" diye seslendi Kyuhyun'un sesi. Baekhee bir an için başını o tarafa çevirdiğinde yüzündeki ifade kuru, önemsemeyen donuk bir surat dönmüştü. Bu sefer Kyuhyun suratına nasıl bir saçmalık çarpmaya geliyordu acaba?
"Gackt skoru tutmak istiyormuş da. Yani... yani bir eşim yok, eşleşmek ister misin?"
Baekhee Kyuhyun'un yanından eğilip Gackt'a baktı- adam defterle kalemi Jiyong'dan çalmış dalga geçer gibi Baekhee'ye sallamakla meşguldü. Kız iç geçirdi.
"Sanırım başka seçeneğim yok."
Kyuhyun'un mümkün olan en kötü eş seçeneği olduğu sonradan ortaya çıktı.
Min Sineması'nın kuralları basitçe sıradan bir sessiz sinemadan ibaretti; sadece bir eşin vardı ve ona anlatıyordun, ne kadar çok bilirseniz o kadar çok puan kazanıyordunuz. Baekhee aslında süre sınırlaması da olunca kağıda çizerek falan anlatmalarını beklemişti. İlk tur için Kyuhyun anlatmayı önermişti, Baekhee de anlayan taraf olacaktı. Sıraları geldiğinde tam olarak 10 kartı 30 saniye bitmeden önce anlatmaları gerekiyordu ama Baekhee umutluydu, gaza gelmişti ve tamamen hazırdı. Şu ana kadar Zelo ve Jokwon fena halde kaybediyorlardı ve Yoona-Kai ikilisi birbirinin zihnini okur gibi en yüksek skorla devam ediyorlardı.
Kyuhyun ilk cümleyi anlatmaya başladığı andan itibaren Baekhee havlu atmıştı. Sanki çabalamıyordu bile. Kyuhyun fena halde sinir olmuş durumdaydı ve Baekhee her bilemeyip pas deyişinde ona çok sevimli el işaretleri yapıyordu.
"Karpuz? Korsan? Göt balığı? Ne yapıyorsun ki sen? Dövüşüyor musun? Casusluk? Bir görevde misin?" Kyuhyun neşeyle olduğu yerde zıpladı ama hareketlerine aynen devam etti. "Bir dakika bu bir film değil mi? GÖREVİMİZ TEHLİKE!"
Genç sonunda bir tane bildikleri gerçeğiyle öyle mutluydu ki resmen uçarak Baekhee'ye sarıldı. İkili sonunda bir şey bilmiş olmanın heyecanıyla aptal gibi kıkırdadılar. Otuz saniyeleri bitmişti ve sadece bir tane bilmişlerdi; ama bu Kyuhyun'u bile rahatsız ediyormuş gibi görünmüyordu. Genç mutlu mesut kendini Baekhee'nin yanına atıp cips paketini aldı.
"Bildiğin rezil oynuyorsun." dedi kıza sessizce, sesi hafif ve eğleniyormuş gibi çıkıyordu. Sıra Brenda ve Jiyong'daydı.
"Ben mi? Donunda asker karıncalar varmış gibi koşturan sendin!"
"Liar liar pants on fire cümlesini anlatmaya çalışıyordum."
Baekhee ağzı açık kalakaldı. Bu aklının ucundan bile geçmemişti. Neredeyse aynı anda gözlerini devirdiler ve Kyuhyun hafifçe gülmeye başladı. Anlaşılan gencin gülüşü bulaşıcıydı çünkü kısa süre sonra Baekhee de gülüyordu. Kyuhyun'un o halde koştururken ne kadar saçma göründüğünü hatırlayınca kahkahaları bir kat daha arttı. Kafasının arkasına sert bir darbe yiyince canı yandığı için biraz tıslasa da hala kıs kıs gülüyordu. Gackt ve Brenda ona ters ters bakıyorlardı. Bu arada Kyuhyun anında susmuş koltuğunda bir masumiyet timsali olarak oturuyordu.
"Hain." dedi Baekhee ona. Kyuhyun gülümsemedi; ama ona göz kırptı.
"Şimdi, siz ikiniz çenenizi kapatabilirseniz, Brenda sen devam edebilirsin." dedi Gackt.
Onlara tekrar sıra geldiğinde bu sefer bir öncekinden biraz daha iyiydi. Sadece iki kere pas diyerek dört tane bilmeyi başardılar. Altı tane de bilirlerdi; ama Kyuhyun her gülünç bir şey yaptığında bir kahkaha krizine girmek suretiyle Baekhee otuz saniyelerini harcayıp durdu. Gerçi onun suçu değildi; Zelo, Jiyong ve hatta Changmin'le Kai bile Kyuhyun'un taklitlerini gördükçe gülme krizine giriyorlardı. Kyuhyun sırasını savdıktan sonra Yoona ve Brenda'ya çekinmeden kahkahalarla güldü- iki kız onu yetenekleriyle fena halde eğlendiriyor gibiydi.
"Fena halde kazanıyor olmamız çok yazık o zaman!" diyerek dil çıkardı Yoona, süreleri dolduğunda. Kyuhyun hala o son performanstan sonra karnını tutuyordu. Baekhee cici bir kız olup yanağının içini ısırarak kahkahalarını saklamaya çalışıyordu; ama Yoona'nın ters bakışları onu hiç etkilemedi, dikkati tamamen Kyuhyun'un çocuksu tavırlarına odaklanmıştı.
Son raund için yer değiştiler ve Baekhee anlatan kişi olarak yerini aldı. İlk sözcüğü Milkshake'ti ve anlatmaya çalışırken diğer kızların abartılı performanslarından cesaret alarak önce kendi göğsünden süt sağıyormuş gibi yapıp peşine tüm vücudunu salladığında Kyuhyun'un suratının komple kıpkırmızı olduğuna yemin edebilirdi. Kahkaha krizlerinin arasında Kyuhyun'un tahminleri geliyordu.
"Deprem?"
"Meme depremi!"
"Gülle... eee... sallama??"
"Magnezyum sütü."
"Milkshake!!"
Bundan sonra beş tane daha bilmeyi başardılar ki bu onlar için bir rekordu; ama bu Baekhee'yi Kyuhyun'la dalga geçmekten alıkoymadı.
"Magnezyum sütü mü?" dedi kız, bunun bir çeşit ishal yapıcı şey olduğunu biliyordu en azından.
"Denemek isteyebilirsin." diyerek ona dil çıkardı Kyuhyun; ama Baekhee sadece güldü.
Şimdi Zelo ve GD şiptim derken ne demek istediğini anlıyorum tanrımm zeloşum çarpıldı ki resmeeen. abooo adam hikayede bile fashio terorist ne lan pembe pantolon!!!!! ahahaha adı kyuhyun olmayan her kes demek bu tanımlamayı çok sevdim ya sebepsiz yere bak grin ifade simgesi bu orjinalde yunho nun abisi ile gd çift değil miydi ya ben mi yanlış hjatırladım hayır değiştirdiysen bununla sorunum yok da öyle hatırladım yani. ve kendisinin espiri seviyesine de hayran kaldım bunu belirtmek isterim. yavv bu genişlik de uzayda bile yok. uluorta alenen sevişen gey herifler. bunu kankaları ile kıkırdayarak izleyen heriflerden birinin ex- girlfriend i. gay olan bir herife yazmaya çalışan straight kızlar vs.. abooooo yaniii grin ifade simgesi allahım yarabbim he he he götüm o seni önemsemiyo sen de ona ağzından salyalar akıtarak bakmıyorsun bu arada ben de ingiltere kraliçesiyim evet !!!! bakıyorum zelo nun da kısmeti bir açıldı pir açıldı yaniiiiiiii ve sessizzzz sinema en sevdiğim arkadaş ortamı eğlencesi ouuvv yissss hmmm zafer kutlama sarılması adı altında kızı alenen mıncırıyorsun dikkatimden kaçmadı sanma Kyuhyun adam ol aklını almayayım ona göre sunglasses ifade simgesi meme depremiiii !!!!!!!! off buna hala gülebiliyorum yaaaa evet bittiii grin ifade simgesi
YanıtlaSil