-31-
Rüzgar kısa süre sonra hafifleyip kayalara çarpan dalgalar
onları ıslatmamaya başladığında kayalık maceralarına son verip nemli
kıyafetlerine aldırmadan arabaya geçtiler. Baekhee yeniden o yumuşak country
folk müziği açarak arkasına yaslandı, Kyuhyun onları şehre götürürken gencin
fark etmeyeceğine emin olduğundan yüzünü izlemekle oyalandı.
“Bir şeyler yemek ister misin? Ismarlayabilirim.” Dedi
Kyuhyun, Baekhee’nin evine yaklaşıp türlü çeşit restoranların arasından geçen
bir yola girdiklerinde. Baekhee isterdi; genç adamla baş başa, neşeli,
tasasızca bir akşam yemeği yemek, ardından Han Nehri’nin kıyısında el ele
yürümek isterdi… ama bunlar olasılığı olan şeyler değil hayallerdi, Baekhee’nin
kalbi bir gün için fazlasıyla yorulmuştu. Belki daha başka bir gün böyle bir
öneriyi kabul edebilirdi; ama şimdi dinlenmesi gerekiyordu. Dinlenip bir
sonraki darbeye hazırlanmalıydı. Bir gün bunlara hazırlanmasının gerekmeyeceği,
bu tarz şeylerin onu incitmeyeceği bir gün geldiğinde böyle bir öneriyi kabul
edebilirdi; ama şimdi değil.