17 Aralık 2015 Perşembe

Ego Savaşları - 12

Puan sıralamasında üçüncü geldiler ve ufak çaplı bir hula dansı ile kutladılar. Gackt şişe çevirmece fikriyle çıkageldiğinde saat dokuza geliyordu.

"IIIYYYKK!!" diye itiraz etti Jiyong anında. Kai de onu destekliyordu zira böyle hassas, kırmızı noktalıya kayabilen bir oyunu kız-erkek dağılımı bu kadar dengesizken oynamaya feci şekilde karşıydı.

"Benim şansımla muhtemelen buradaki tüm erkekleri en az bir tur öperim." dedi, burnunun altında tezek varmış gibi yüzünü buruşturup odadaki tüm erkekleri bir gözden geçirerek.

"Benim dudaklarım meşgul olur ama her zaman bir taneye daha yer açabilirim." dedi Min, yüzü cilveli bir ışıkla aydınlanmıştı.


"Ne, hiç bir erkeği öpmedin mi?" dedi Gackt, bu bilgiyle dehşete düşmüş gibiydi. Kai tek kaşını kaldırdı.

"Eee hayır. Ne biçim heterosun sen?"

"Dün gece senin annen için yeterince..."

Jiyong işler kızışmadan araya daldı. "Doğruluk cesaret oyununa ne dersiniz?"

"Yaaa tühh, iki erkeğin öpüştüğünü görmeye can atıyordum!" diye somurttu Yoona. Bunun üzerine Changmin Yunho'nun dudaklarını bir sonraki vantuzlayışını açık bir gösteriye çevirdi. Aslında izlemesi oldukça keyifli olsa da Baekhee kaşlarını çattı. Changmin'in niye yeni ilişkisini Yoona'nın gözüne sokma ihtiyacı duyduğunu anlamıyordu. Eskiden çıkıyor oldukları gerçeğine hiç mi saygı duymuyordu? Yoona dudak büküp başını çevirdi.

"Zavallı çocuğu bırak da nefes alsın, sizi izlemek sinir bozucu! Hadi işleri biraz değiştirelim, Kai'yle Jiyong'un öpüştüğünü görmek istiyorum." diye neşeyle viyakladı kız. Kai Jiyong'dan uzaklaşarak kıza ters bir bakış attı.

"Ödlek." diye dalga geçti Gackt.

Sonunda Ben Hiç oyununun içmeli halini oynamaya karar verdiler. İçme konusunda Baekhee biraz tereddüt ediyordu; ama en az onun kadar şüpheli görünen Zelo pes edince o da oyunbozanlık yapmak istemediğinden ve aslında biraz da merakından pes etti ve içmeyi kabul etti. Changmin ailesinin içki dolabından bir şişe Jack Daniels çıkardı ve herkese bir shot bardağı verdi. Herkesin bardağı tek tek doldurulduktan sonra kurallar açıklandı. Sırası gelen kişi "ben hiç bir şey yapmadım." diyordu ve grubun geri kalanından söylenen şeyi yapmış olanlar içmek zorundaydı.

Zelo şanslı ilk oyuncuydu. Bir süre ne dese bilemeyerek utangaçlık yaptı; ama sonunda karar verdi.

"Ben hiç önemli bir sınavda kopya çekmedim."

Baekhee, Kyuhyun ve Yunho dışında herkes bardaklarını kafasına dikti. Baekhee Yoona'ya şok içinde bakınca kız pembeleşti; ama bu tabi az önce yuvarladığı yakıcı içkinin etkisi de olabilirdi, kız hala yüzünü buruşturuyordu.

"Daha ilk yılımdı ve Bay Park gitti uyuz uyuz birden test yapmaya karar verdi." dedi Yoona kendini savunmak adına.

"Ben hiç ot içmedim." dedi Kai, sıra kendine geldiğinde. Gackt tekrar içti. Bir açıklama yapmaya zahmet bile etmedi.

"Ben hiç bir filmde ağlamadım." dedi Kyuhyun, sıra ona geldiğinde.

"Seni piç kurusu!" dedi Zelo ve koltuktan aldığı bir yastığı Kyuhyun'un kafasına fırlattıktan sonra bardağını aldı, tamamını kafasına dikmeden önce azıcık höpürdetip tadına baktı. Baekhee de onu taklit etti; ama içkinin tadı ağzına dolunca yüzünün yamulduğunu hissedebiliyordu. Daha önce birkaç çeşit alkollü içecek içmişti; ama bu şey iğrençti.

"Ben hiç bir kıza oral yapmadım." dedi Gackt. Kimse bir şey içmiyor olmamasına rağmen herkes boğulur gibi sesler çıkardı. Kai ayak parmaklarından saçlarının uçlarına kadar domatese kesip kimseyle göz göze gelmemeye özen göstererek içkisini çabucak içti.

"Nedense senin içeceğinden emindim." dedi Gackt, yarım bir sırıtışla. Hala kıpkırmızı olsa da Kai kendi sırası geldiğinde adama dik dik bakarak konuştu.

"Ben hiç bir erkeğe oral yapmadım."

Gackt eğlenerek tek kaşını kaldırdı ve içkisini yuvarlarken gözlerini Kai'den ayırmadı. Yunho ve Changmin de birer bardak yuvarladılar. İşlerin gittikçe bel altı diz üstü aralığında yerleşmeye başladığını fark ettiğinde Baekhee çizgiyi biraz yukarı çekmeye karar verdi.

"Ben hiç Dora the Explorer izlemedim."

Jiyong içen ilk kişiydi. Arkasından Kyuhyun da yüzünü buruşturarak kendininkini içti ve diğer herkes peşinden çorap söküğü gibi geldi.

Oyun ilerledikçe üzerlerine çöken sarhoşluk hali de ağırlaştı. Baekhee o kadar çok içmek zorunda kalmayacağını düşünmüştü; ama üç shot sonra çoktan dağılan düşünceleriyle alkolün etkisini hissedebiliyordu. Kyuhyun onun ne kadar kolay sarhoş olduğu gerçeğiyle dalga bile geçmişti.

"Bak bi- bizim durmammız gerek." dedi Baekhee, "Benn... nim ben- eve gitmem... sonra lazım bak!"

Birisi kolunu omzuna doladı.

"Ben hiç- hiç- tırrrrr.... tıraşşş- tıraaaşabalatalaş?? ahahah tıraş etmedim, bacaklarımı!!"

Erkeklerin hiçbiri içmedi, sadece Baekhee, Yoona ve Brenda içtiler.

"N-ne- neden nefret ediyorum biliyor musun?..... ööööyle- öyle havalıııı havalı- meeeerrhaaabaaaa diyen ih- ih- insanlardan! Yani, o ne be?!" diyordu Kyuhyun. Bir sebepten zihninin tüm sırlarını herkesin önüne sererken başı bir sebepten Baekhee'nin kucağındaydı.

"Ya dimi- dimi yani ne var, bir selam çakıp sarı- sarılacaksın hepi topu!" dedi Baekhee cevapen.

"Niye evimde sizden bu ka-kohh-kadar çok var?!" diye şikayet etti Changmin. Bir şey söylemek ister gibi Yunho'ya döndü ve dehşet içinde gencin tişörtünü yakalayıp sarsarak viyakladı. "Seni kim klonladı?!"

Daha sonra bir yerlerde Baekhee ve Kyuhyun merdivenlerdeydiler. Dengede durabilmek için kollarını birbirlerinin omzuna atmışlardı ve sarsılıp gülerek merdivenleri tırmandılar, hatta görev başarılı olunca bir şarkı bile patlattılar. Zelo ve Yoona çoktan sızıp müsait misafir odalarına sürüklenmişlerdi, Changmin ve Yunho da koltukta uyuyorlardı. Diğerleri bir şişe daha açmış aşağıda saçmalamakla meşgullerdi.

"Sen- senin- odan benimkinin yanında olmalı!" dedi Kyuhyun.

"Ha? Niye?" diye güldü Baekhee. Beşinci kapıya vardıklarında Kyuhyun durdu. Yıldızlı gece siyahı gözler, alkolle buğulanmış ve biraz çekingen bakışları Baekhee'nin yüzüne bakıyordu.

"Hey B-Baek?"

"Efendim?" dedi Baekhee aptallaşmış bir halde. Bu kadar yakından Kyuhyun'un yüzü çok daha tapılası görünüyordu. Koyu yoğun kirpikleri imkansız derecede siyah gözlerini çerçeveliyordu, dudakları çok tatlı görünüyordu, çok yumuşak, çok davetkar... Baekhee iç geçirdi ve o geçen sefer kapının önünde yaptığı gibi farkına varmadan ona doğru yaklaştı. Bu sefer beklenmedik bir şekilde Kyuhyun aralarındaki mesafeyi kapatarak dudaklarını birbirine bastırdı.

Bu neredeyse fazla tanıdıktı, peşine gelen reddedilişini hatırlamak neredeyse fazla acı veriyordu.

Baekhee sadece bir an için itiraz etmek istedi, Kyuhyun'u itmek istedi çünkü bu Kyuhyun'du. Tam bir öküz olan Kyuhyun, sadece eğlencesine onu öpen ve ertesi gün karşısındakini umursamayan Kyuhyun. Fena halde sarhoş olan ve eğer ayık olsa onu muhtemelen bu kadar istekle öpmeyecek olan Kyuhyun. Yavaş yavaş arkadaş oluyorlardı ve şimdi bu siktiğimin...

Baekhee itiraz etmeyi o yarım saniyeden sonra bıraktı. Bu kadar fazla düşünmek için fazla sarhoştu. Öff boşver, diye düşündü ve öpücüğün içinde kayboldu.



Koridorun ortasında dikiliyorlardı, dudakları ve dilleri ateşli bir dans içindeydi, Kyuhyun’un parmakları saçlarına dolanmıştı ve bedenleri asla ayrılamayacak gibi birbirine yapışmıştı.

“Oda-” dedi Kyuhyun nefes nefese geri çekildiğinde. “Odaya- kahretsin-”

Baekhee neredeyse mızıldanarak tekrar öpmek için Kyuhyun’a doğru uzandı. Genç kapıyı resmen tekmeleyerek yıkarcasına açtı, Baekhee’yi içeri kolayca uçurdu. Baekhee hiç itiraz etmeden, isteyerek içeri geçti çünkü, siktir, bu çok harika bir histi: Kyuhyun’un elleri ve dudakları, bedeninin her yerinde.

Odanın içinde bir şeylere takılıp çarptılar. Kyuhyun dizini bir mobilyanın köşesine gömünce Baekhee hafifçe gülmeden edemedi.

“Hiç komik değil.” Diye homurdandı genç.

“Işığı açman gerekirdi-” Baekhee’nin daha fazlasını söyleme şansı olmadı; Kyuhyun yine dudaklarını yarın öleceklermiş gibi öperken kızın kıyafetlerini çekiştirip çıkarmaya başlamıştı. Tüm kontrolü ve mantıklı düşünme mekanizması alkolün etkisiyle ortadan kalkmışken Baekhee bunun olmasına neredeyse keyif alarak izin verdi.

Işıklar açıldı; ama Kyuhyun çabucak düğmeyi çevirerek daha romantik, loş bir ışığa geçiş yaptı. Baekhee’nin sadece üstü çıplaktı; göğüslerini “saklama” konusunda hiçbir şey yapmayan açık renk dantel sütyeni duruyordu, altındaki pantolonun da düğmesi açıktı, belinden düşmek üzereydi ve Kyuhyun ona yarım bir sırıtışla bakıyordu.

“Adil değil.” Dedi Baekhee. Kyuhyun güldü ve kendi tişörtünü çıkardı. Baekhee genç yavaşça tişörtün altındaki leziz görüntüyü açığa çıkarırken hipnotize olmuş gibi izledi.

“Tanrım göz kamaştırıcısın.” Diye mırıldandı ve Kyuhyun sırıttı. Genç üzerine yürüdüğünde Baekhee içgüdüsel olarak geriledi, gerilerken son birkaç adımda zaten belinden düşmek üzere olan pantolon pes ederek ayak bileklerine dolandı. Kız kendini yerde değil yumuşak yatağın üzerinde bulduğunda tepesinde Kyuhyun’la şaşıracak fazla zamanı olmadı. Kyuhyun yatağa tırmanırken ayaklarından kotu tekmeleyerek geri çekilip devrilmeyeceği bir yere kadar geriledi.

Gencin dudakları Baekhee’nin dudaklarını yeniden bulduğunda boxerının ince kumaşının gizleyemediği sertliği kızın iç çamaşırına sertçe sürtündü ve Baekhee inledi. Kyuhyun’un sadece düğmesini ve fermuarını açtığı pantolonun kumaşı sinir bozucuydu; ama ikisi de daha fazla soyunmak için fazla sabırsız, fazla azgın ve fazla sarhoştu.

Kyuhyun bedenlerini ateşli bir ritimle birbirine sürtmeye başladığında bunun verdiği his, kot kumaşının rahatsızlığına rağmen, mükemmeldi. Baekhee’nin sırtı gerilerek kendini sinsice dolgun göğüsleriyle oynayan Kyuhyun’a doğru bastırdı ve bacakları gencin etrafına dolandı; başı dönüyordu ve bütün bedeni alev almış gibi hissediyordu. Sonra Kyuhyun fırsattan istifade Baekhee’nin sütyeninin kopçasını buldu ve pek işe yaradığı söylenemeyen kumaş parçasını aradan çekip ıslak öpücüklerini kızın boynuna, göğüslerine kaydırdı. Baekhee daha önce Kyuhyun’un öpücükleri ve dokunuşları kadar muhteşem bir şey hissetmediğini biliyordu. Daha önce hiç böyle bir şey yapmamış, yanından bile geçmemişti ve birinin yanında böyle neredeyse çıplak, dokunuşlarının, bedeninin tadına varıyor olmak hem şaşırtıcı, hem heyecan vericiydi.

Alkol, Kyuhyun ve birlikte hareketlerinin yarattığı nefis his, kısa zamanda beklenmedik, karşı konulmaz bir zevk dalgasının damarlarında akmasına neden olmuştu ve Baekhee yüzünü Kyuhyun’un boynuna gömüp ısırarak zevk dolu iniltilerini biraz bastırmaya çalıştı. Birkaç saniye sonra Kyuhyun bedenlerini birbirine bastırdı, dudaklarından kızın adı kesik nefeslerinin arasında döküldü ve genç hareketsiz kaldı.

Baekhee gözlerini açtığında oda dönüyordu, midesi hafif bulanıyordu; ama kendini hamur gibi ve mutlu hissediyordu.

“Tanrım, su yatağında yatmak gibi.” Dedi Kyuhyun zayıf bir sesle, hiçbir yere kıpırdamadan.

“Defol…” dedi Baekhee, ama sözcüklerde hiç enerji yoktu ve kısa süre sonra Baekhee tatlı bir uykunun kollarına koşuyordu.

~~~

Baekhee ertesi sabah azıcık halsizden daha kötü bir durumdaydı. Kyuhyun'un birkaç tonluk bir kaya gibi yataktan düşüşünü yok sayarak kafasını kollarının arasına alıp acıyla inlemeyi tercih etti.

"Lütfen, lütfen bana yatmadığımızı söyle." diye acınası bir inilti çıkardı Kyuhyun. Baekhee bir şekilde oturmayı başardı, Changmin'in her şeye rağmen hepsine yetecek kadar çok ağrı kesicisi olmasını diliyordu. Üzerinde iç çamaşırı ve çoraplarından başka hiçbir şey yoktu, çekmecelerden birinden devasa bir tişört çekip üzerine geçirirken sinirle homurdandı.

"Ailem beni öldürecek."

Kyuhyun'un darmadağın kafası yerden kalktı. "Merak etme tatlım, se- seni hamile bıraktığımı sanmıyorum."

Baekhee ayağa kalkmayı başardığında dönüp Kyuhyun'a baktı. "Tamam, yani bu sefer böyle bir şey hiç olmamış ayağına yatmıyor muyuz?" dedi iğneleyerek. Kyuhyun ona ters bir bakış attı ve arada oflayarak kendini oturmaya zorladı.

"Tabii ki oldu!"

"Hmm... paylaştığımız o öpücüğün aksine."

"Hey! Ben- ben hiç olmamış gibi yapmadım tamam mı? Ben sadece- ben sadece onu aklımın daha gerisine atmanın daha iyi olacağını düşündüm."

Daha iyi bir günde Baekhee'nin Kyuhyun'a verecek bir cevabı olurdu; ama başı korkunç zonkluyordu ve ağzının içi leş gibiydi, bu yüzden Kyuhyun'la kavga etmek yerine ölmeden yürüyüp yürüyemeyeceğini test etti.

"Bak, biz sadece iki sarhoşuz, be- beraber bir gece geçirmiş bulunan iki sarhoş." dedi Kyuhyun; ama Baekhee Kyuhyun'un gece olanları önemsizleştirmek için saçmasapan çabalarını dinlemiyordu. Yerden sütyenini aldı ve pantolonunu da bulup çabucak bacaklarına geçirdi.

"Dün gece için teşekkürler." dedi ters ters, "Bahşiş de bırakırdım ama pek bir şey yaptığın söylenemez."

Adımlarını sakin ve kibirli tuttuğundan emin oldu. Önceki geceyi bir hata saymıyordu. Sadece anlık bir şeydi. Sarhoştular ve birbirlerini istemişlerdi; eğer Kyuhyun herhangi bir şekilde Baekhee'ye karşı herhangi bir çekim hissettiğini inkar edecekse bu konuda tartışmanın bir anlamı yoktu. En azından bu işten bir açıdan karlı çıkmış sayılırdı.

"Sanırım ilaç dolabında ağrı kesici olacaktı."

Baekhee'nin gözleri odadaki diğer kapıya kaydı, herhalde banyoydu, o tarafa ilerledi.

"Girmişken duş da al, ben sana giyecek bir şeyler bulurum."

Odadaki gerginliğe rağmen Baekhee Kyuhyun'un medeni olmaya çalıştığını anlayabiliyordu, bu yüzden kibar bir "Teşekkürler." ile karşılık verdi.

1 yorum:

  1. şişe çevirmece tehlikeli oyun tabi şimdi mazallah biri zeloya kyuhyun u öp der o da nayır nolamaz narkadaşımın naşkı diyerek harakiri yapmak zorunda kalır mundar olur çocuk yazııııkkkkk :D

    hmmm yoona az sapık değil evet ama tabi her normal kız gibi yaoi izlemek istemesi de suç değil elbet :D ve Kai götünü sağlama al bence bu ortamdan hasarsız çıkman çok mümkün değil son olarak da Yunmin orta yerde mason seks ayini başlatmadan ne oynayacağınızı seçer misiniz!!!!

    en tehlikeli oyun da bu oyunu hiç anlamamışımdır herkesin dürüstlüğüne bu güven nereden geliyor ki belki ben utanç verici bir sırrım ifşa olmasın diye bilerek içmiycem onu ne bilceniz!!! anladık anladık bir oda tutup orada birbirinize ne yaptığınızı anlatsanıza siz ikiniz !

    baekhee içme o kadar bak dinle beni içme içme iç... içtiii!!!!!!!hmm içince gereksiz dürüstlük yapan insan tipi en sevdiğim eyi seviyorum mesela seni diyip baek i öptüğün yer burası olmalıydı ama Kyucuğum aferin şükür yola geldinnn :D nıhahaha sen de istemem yan cebime koy muhabbetini kes kız bal gibi de dünden razısın oğlanı vantuzlamaya!!!!

    hmm ok.... hmmm..... ok..... peki.... :D

    bu repliğe hastayım olay öyle önemsizleştirilmez böyle önemsizleştirirlir tadında ya kyu efendi nasılmış kendi zehrini tatmak yoksa gerçekler acı mı geldii? nıhahahahah boşuna uğraşma kız artık sana salya akıtmıyooooo he he hehh evet valla orjinalinden bile daha çok sevmiş olabilirim şu an bunu ben :D

    YanıtlaSil