1 Temmuz 2016 Cuma

Aşk Tesadüfleri Sevmez - 32

-32-

“Ne oldu bebeğim, niye birden duruldun?”

“Durulmadım, bir şey yok, önemli değil; sadece… Heechul arayacaktı, aramadı; onu düşünüyordum.” Diye bir yalan üfürdü Kyuhyun. Sevgilisinin “durulma” tanımının ne olduğunu bildiğinden kızın haksız olmadığını da biliyordu; sadece anlamazdan gelmek istemişti… bir de kızın dikkatini başka bir yöne çekmek- tercihen bel üstü, diz altı bir yere.

“Heechul niye arayacaktı ki?” diye sordu Seohyun; konuşmasında meraktan çok sorgular bir hava sezdi Kyuhyun; ama bunu dillendirmemeyi seçti. Seohyun onu kıskandığı için ayrılmanın eşiğine gelmiş ve yeniden barışmışlardı, kızın hala biraz şüpheci ve korkak olması doğaldı.

“Bahsettiğim okul projesi için kendi yaptığı kısım bitince arayacaktı, diski bana vermesi gerekiyordu ki üzerinde çalışabileyim. O yetiştiremezse ben de zamanında bitiremem, üzerinde beraber çalışacak hiç vaktimiz olmaz ve sonuçta teslim edemeyip dersten kalırız.” Diye açıkladı sonuçta. Bu pek doğru sayılmazdı, Heechul bugün hiç yetiştiremese bile Kyuhyun bir şekilde bitirme konusunda kendine ve arkadaşına güveniyordu. Bunu Seohyun’un bilmesi ise gerekmiyordu.

23 Şubat 2016 Salı

Aşk Tesadüfleri Sevmez - 31

-31-

Rüzgar kısa süre sonra hafifleyip kayalara çarpan dalgalar onları ıslatmamaya başladığında kayalık maceralarına son verip nemli kıyafetlerine aldırmadan arabaya geçtiler. Baekhee yeniden o yumuşak country folk müziği açarak arkasına yaslandı, Kyuhyun onları şehre götürürken gencin fark etmeyeceğine emin olduğundan yüzünü izlemekle oyalandı.

“Bir şeyler yemek ister misin? Ismarlayabilirim.” Dedi Kyuhyun, Baekhee’nin evine yaklaşıp türlü çeşit restoranların arasından geçen bir yola girdiklerinde. Baekhee isterdi; genç adamla baş başa, neşeli, tasasızca bir akşam yemeği yemek, ardından Han Nehri’nin kıyısında el ele yürümek isterdi… ama bunlar olasılığı olan şeyler değil hayallerdi, Baekhee’nin kalbi bir gün için fazlasıyla yorulmuştu. Belki daha başka bir gün böyle bir öneriyi kabul edebilirdi; ama şimdi dinlenmesi gerekiyordu. Dinlenip bir sonraki darbeye hazırlanmalıydı. Bir gün bunlara hazırlanmasının gerekmeyeceği, bu tarz şeylerin onu incitmeyeceği bir gün geldiğinde böyle bir öneriyi kabul edebilirdi; ama şimdi değil.

17 Aralık 2015 Perşembe

Ego Savaşları - 12

Puan sıralamasında üçüncü geldiler ve ufak çaplı bir hula dansı ile kutladılar. Gackt şişe çevirmece fikriyle çıkageldiğinde saat dokuza geliyordu.

"IIIYYYKK!!" diye itiraz etti Jiyong anında. Kai de onu destekliyordu zira böyle hassas, kırmızı noktalıya kayabilen bir oyunu kız-erkek dağılımı bu kadar dengesizken oynamaya feci şekilde karşıydı.

"Benim şansımla muhtemelen buradaki tüm erkekleri en az bir tur öperim." dedi, burnunun altında tezek varmış gibi yüzünü buruşturup odadaki tüm erkekleri bir gözden geçirerek.

"Benim dudaklarım meşgul olur ama her zaman bir taneye daha yer açabilirim." dedi Min, yüzü cilveli bir ışıkla aydınlanmıştı.

16 Aralık 2015 Çarşamba

Ego Savaşları - 11

"Umarım şikayetçi değilsinizdir, yoldan bir çift kaldırdım." dedi Yoona dalga geçerek, Zelo sahte bir sinirle peşine takılırken viyaklayarak kaçmaya başlamıştı bile. Bir başka genç boy gösterdiğinde Baekhee'nin bu yeni cisimle ilgili fark ettiği ilk şey altın rengi saçları ve ufak tefek, çelimsiz bedeni oldu.

"Selam." diyerek elini uzattı yeni çocuk, Baekhee ona uzatılan eli sıktı. "Eee, ben Jiyong."

"Baekhee."

Yoona'yla küçük kovalamaca oyunlarından sonra hala kıkırtılarla sarsılan Zelo birdenbire donakaldı. Sanki içindeki her türlü hiperaktiflik bir anda uçup gitmiş de arkada sadece utangaç küçük - yani fiziksel olarak değil de ruhsal olarak küçük - bir çocuk bırakmış gibi kalakaldı genç. Eğer Baekhee dikkat etmiyor olsa kendine gelip de Jiyong'a el sallamadan önce sadece bir anlığına arkadaşının suratında beliriveren koşulsuz hayranlık ifadesini kaçırabilirdi.

15 Aralık 2015 Salı

Ego Savaşları - 10

Zelo Baekhee'ye bileğinden tutmuş kalabalığın içinden sürüklüyordu. Gencin uzun ince bedeninin arkasında koştururken kızın bedeni çok hantal görünüyor olmalıydı. Ama bu şu anda önemli değildi. Bütün öğrenciler aynı şey için koşuyordu; hepsi aynı yöne, açık kapılardan kaçarak kurtulmak için heyecanla koşuyordu.

Zelo bahar tatilinin ilk taze nefesini içine çektiğinde yüzüne dev gibi bir gülümseme yerleşti ve etraflarındaki çoğu kişinin ona eşlik etmesine neden olarak neşeyle bir nara attı. Her adımda yüz üstü yere kapaklanmamasını bir başarı sayan Baekhee de onun arkasından, sanki okula ait herhangi bir şeyden kilometrelerce öteye kaçmak ister gibi onu takip etti. Gencin neşesinin üzerine yağmasından memnun bir biçimde Zelo'nun onu istediği yere çekmesine izin veriyordu, şikayet etmedi. Arada bir genç ona dönüp bağırıyordu.

"Bahar tatili!!"

22 Eylül 2015 Salı

Alone Again, Naturally

Bugün altı yıldır saçma bir biçimde hiç ayrılmayacakmış gibi hissettiğim sevgili küçük tatlı patatesimi yolcu ettim. Ta AŞTİ'ye kadar ilk geldiğimiz günlerdeki gibi bir sürü valiz vr koli taşıdık beraber. Tek fark öncekinden çok dhaa profesyonel oluşumuzdu. Bütün gün Kızılay'da gezdikten sonra son bir vedayla otobüse bindirip en son Ankaray'ın en son vagonuna sanki vebalıymışım gibi başka kimse binmeden tek başıma oturunca altı senedir ilk defa yalnız hissettim.

İnsanın ilk kardeşinden ayrılması zormuş. Hiç kardeşim olmadı benim; ama tatlı patatesim oda arkadaşım olduğu günden beri bir kardeştir benim için, ilk kardeşim. Başkasıyla böyle anlaşmadım hayatımda hiç. Kimsenin yerini tutamayacağı insanların kıymetini bilmek lazım. Şimdi çıkıp Kurtuluş Parkı'nda benimle amaçsızca yürüyecek kimsem yok mesela. Kimse odadan sıkılıp da bir gün benimle gereksiz yere Kızılay'a gelmeyecek. Kimseyle dedikodu ederken o frekansı tutturamayacağım. Çok tuhaf bir duygu bu kadar yalnız olmak.

İşin bir de iyi tarafından bakmak lazım ama. Bambaşka bir şehirde teklifsiz çalabileceğim bir kapım var mesela artık. Tatillerde görmeyi hevesle bekleyeceğim, telefon gelince deli gibi sevineceğim; orada bir küçük tatlı patatesim var uzakta. Duygusallık sevmez benim patatesim. Görüşmek istediklerimizle görüşürüz zaten, ne gerek var ki fazla duygusallığa? Gitmesek de görmesek de o patates benim tatlı patatesim. Ama Allah biliyor ya hayatımda çok az kişiyi bu kadar fazla özleyeceğim.

İyi şanslar benim patatesime; gitsin güzel güzel İzmir'lerde tutsun evimizi, ben de hemen peşinden geleyim. Sonra çıkarız kordon boyu amaçsızca bir oraya, bir buraya...


3 Ağustos 2015 Pazartesi

Aşk Tesadüfleri Sevmez - 30

-30-

“Bu sefer kavga falan etmedik.” Dedi Kyuhyun; Baekhee hayal kırıklığına uğrayan tarafını içinden yastıkla boğup dinlemeye devam etti. “Bilirsin, kavgalar sıradan şeyler artık, onlar için gelip başını şişirmezdim boş yere, ama-”

“Saçmalamayı kes; başımı şişirmek değil bu!” dedi Baekhee, gencin sözünü keserek. Kyuhyun şaşkın bakışlarla ona baktığında açıklama ihtiyacı hissetti. “Sadece kavga ettiğiniz için bile olsa birisiyle konuşma ihtiyacı duyarsan ben dinlerim, söyledim sana; benim sözüm söz, başımı şişirmiyorsun, anladın mı?”

“Sadece arkadaşının abisi değil miyim, bunu neden yapasın?” dedi Kyuhyun, tek kaşını kaldırarak.