Land of Mine
1 Temmuz 2016 Cuma
Aşk Tesadüfleri Sevmez - 32
23 Şubat 2016 Salı
Aşk Tesadüfleri Sevmez - 31
17 Aralık 2015 Perşembe
Ego Savaşları - 12
"IIIYYYKK!!" diye itiraz etti Jiyong anında. Kai de onu destekliyordu zira böyle hassas, kırmızı noktalıya kayabilen bir oyunu kız-erkek dağılımı bu kadar dengesizken oynamaya feci şekilde karşıydı.
"Benim şansımla muhtemelen buradaki tüm erkekleri en az bir tur öperim." dedi, burnunun altında tezek varmış gibi yüzünü buruşturup odadaki tüm erkekleri bir gözden geçirerek.
"Benim dudaklarım meşgul olur ama her zaman bir taneye daha yer açabilirim." dedi Min, yüzü cilveli bir ışıkla aydınlanmıştı.
16 Aralık 2015 Çarşamba
Ego Savaşları - 11
"Selam." diyerek elini uzattı yeni çocuk, Baekhee ona uzatılan eli sıktı. "Eee, ben Jiyong."
"Baekhee."
Yoona'yla küçük kovalamaca oyunlarından sonra hala kıkırtılarla sarsılan Zelo birdenbire donakaldı. Sanki içindeki her türlü hiperaktiflik bir anda uçup gitmiş de arkada sadece utangaç küçük - yani fiziksel olarak değil de ruhsal olarak küçük - bir çocuk bırakmış gibi kalakaldı genç. Eğer Baekhee dikkat etmiyor olsa kendine gelip de Jiyong'a el sallamadan önce sadece bir anlığına arkadaşının suratında beliriveren koşulsuz hayranlık ifadesini kaçırabilirdi.
15 Aralık 2015 Salı
Ego Savaşları - 10
Zelo bahar tatilinin ilk taze nefesini içine çektiğinde yüzüne dev gibi bir gülümseme yerleşti ve etraflarındaki çoğu kişinin ona eşlik etmesine neden olarak neşeyle bir nara attı. Her adımda yüz üstü yere kapaklanmamasını bir başarı sayan Baekhee de onun arkasından, sanki okula ait herhangi bir şeyden kilometrelerce öteye kaçmak ister gibi onu takip etti. Gencin neşesinin üzerine yağmasından memnun bir biçimde Zelo'nun onu istediği yere çekmesine izin veriyordu, şikayet etmedi. Arada bir genç ona dönüp bağırıyordu.
"Bahar tatili!!"
22 Eylül 2015 Salı
Alone Again, Naturally
Bugün altı yıldır saçma bir biçimde hiç ayrılmayacakmış gibi hissettiğim sevgili küçük tatlı patatesimi yolcu ettim. Ta AŞTİ'ye kadar ilk geldiğimiz günlerdeki gibi bir sürü valiz vr koli taşıdık beraber. Tek fark öncekinden çok dhaa profesyonel oluşumuzdu. Bütün gün Kızılay'da gezdikten sonra son bir vedayla otobüse bindirip en son Ankaray'ın en son vagonuna sanki vebalıymışım gibi başka kimse binmeden tek başıma oturunca altı senedir ilk defa yalnız hissettim.
İnsanın ilk kardeşinden ayrılması zormuş. Hiç kardeşim olmadı benim; ama tatlı patatesim oda arkadaşım olduğu günden beri bir kardeştir benim için, ilk kardeşim. Başkasıyla böyle anlaşmadım hayatımda hiç. Kimsenin yerini tutamayacağı insanların kıymetini bilmek lazım. Şimdi çıkıp Kurtuluş Parkı'nda benimle amaçsızca yürüyecek kimsem yok mesela. Kimse odadan sıkılıp da bir gün benimle gereksiz yere Kızılay'a gelmeyecek. Kimseyle dedikodu ederken o frekansı tutturamayacağım. Çok tuhaf bir duygu bu kadar yalnız olmak.
İşin bir de iyi tarafından bakmak lazım ama. Bambaşka bir şehirde teklifsiz çalabileceğim bir kapım var mesela artık. Tatillerde görmeyi hevesle bekleyeceğim, telefon gelince deli gibi sevineceğim; orada bir küçük tatlı patatesim var uzakta. Duygusallık sevmez benim patatesim. Görüşmek istediklerimizle görüşürüz zaten, ne gerek var ki fazla duygusallığa? Gitmesek de görmesek de o patates benim tatlı patatesim. Ama Allah biliyor ya hayatımda çok az kişiyi bu kadar fazla özleyeceğim.
İyi şanslar benim patatesime; gitsin güzel güzel İzmir'lerde tutsun evimizi, ben de hemen peşinden geleyim. Sonra çıkarız kordon boyu amaçsızca bir oraya, bir buraya...