8 Şubat 2015 Pazar

Ego Savaşları - 6

Baekhee bütün pazar sabahını midesindeki kelebekleri yok saymaya çalışarak geçirdi. Annesi Kyuhyun'u öğlen yemeğine davet etmek isteyip istemediğini sorup duruyordu ve Baekhee her seferinde kendini soruyu geçiştirmeye çalışırken buluyordu. Akıl vardı mantık vardı; kız daha Kyuhyun'un numarasını bile bilmiyordu! Akşam yemeğine doğru babası dışlanmış hissetmiş ve bu gizemli Kyuhyun denen kişinin kim olduğunu sorgulamıştı.

"Baekhee'nin bir erkek arkadaşı var!" dedi annesi, bu dünyanın en basit şeyiymiş gibi. Baekhee neredeyse şeytani bir brokoli parçasıyla boğulup gidecekti; gözleri tabak gibi açıldı. Daha önce hiç erkek arkadaşı olmamıştı ve babası da ona lise bitmeden bir sevgili bulmamasını söylemişti; şimdi annesinin kalkıp bu çok doğal bir şeymiş gibi Baekhee'nin bir erkek arkadaşının olduğunu söylemesi onu ölümüne şaşırtmıştı. Kyuhyun'un annesinin düşünceleri hakkında tahminlerini dinlemek bir şeydi, bunları annesinin ağzından birebir duymak başka bir şey.


"Ne? Erkek arkadaş mı? Baekhee mi?" dedi babası ve inanmadığını belirtir bir biçimde gözlerini devirdi ve Baekhee eriyip sandalyesinden akarak masanın altında kaybolmak istedi. Pekala adamın buna inanıp annesini gazlamasını istemiyordu; ama kendi babasının bile onun bir sevgilisinin olabileceğine inanmıyor olması çok utanç vericiydi. Aslında babasının onun iyiliğini istediğini biliyordu ve sevgili kızını kimselere vermek istemediğini söylerdi adam arada bir; ama Baekhee hepsinin bu olmadığını biliyordu. Babası Baekhee'nin toplum içinde en azından saygın bir yerde durmasını istiyordu.

Sporda iyi olmadığı ortaya çıkınca ailesi bunu umursamamış ve iyi olduğu başka şeyler bulabileceğini söyleyerek ona gülümsemişlerdi; ama Baekhee babasının gözlerindeki hayal kırıklığını görmüştü - hep bir oğlu olmasını istemiş bir adamın kızı hayallerinin en azından bir kısmını bile gerçekleştiremeyince oluşan o istemsiz ifadeyi kaçırmayacak kadar zeki bir kızdı Baekhee. Hakkını yiyemezdi, adam Baekhee'yi hiç zorlamamıştı ve her zaman olduğu gibi sevmişti; ama bazen kız keşke erkek doğsaydım diye düşünmüyor değildi.

İnsanlarla sosyalleşmediği ve arkadaşlarıyla dışarı çıkmadığı zaman annesi ona bunun nedenini sormuştu. Baekhee basitçe kimsenin onu dışarı çağırmadığını söylediğini çok net hatırlıyordu. Annesi onu kucaklamış, saçlarını okşamış ve tatlı isimlerle seslenip tatlı sözcükler söyleyerek herkesin popüler olamayacağını açıklamıştı.

Küçük yaşında, daha ergenliğe yeni girmişken insanlar sürekli kilosuyla alay edince eve defalarca ağlayarak döndüğünü hatırlıyordu. Babası ona her gün mahallenin etrafında koşu yapmasını söylemişti ki bu alaylar dursun. "Sorunu kökünden çöz. Eğer şişman olmazsan kimsenin seninle alay edecek bir şeyi de kalmaz." babasının çözümü buydu. Annesi daha sakin bir insan olarak canı ne istiyorsa onu yapmasını söylemişti. "Bunlar hep gidecekler, ben de senin yaşındayken böyleydim. Boy atarken herkes kilo verir. Bırak konuşsunlar, yakında hepsinden daha güzel olup tüm erkeklerin aklını başından alacaksın."

Dört sene sonra öncekinden çok daha ağır olması ve kimsenin aklını başından almaması bir yana alaylara bağışıklık geliştirip hayatını olduğu gibi kabul etmeye başlaması oldukça ironikti. Ailesi de zamanla onun ortamın popüler kızı veya gezmeyi seven genç olmayacağı gibi dünyanın en ince veya en güzel kızı da olmayacağını anlamış ve Baekhee gibi onlar da kızın hayatının gittiği yolu kabul etmeyi başarmışlardı... en azından bir miktar. Bütün konularda babasını hayal kırıklığına uğrattığı için babası da onun en azından iş hayatında saygın bir yere oturmasını istemişti. Lise boyunca derslerine odaklanacaktı, sevgili bulmayacaktı, okulun en iyilerinden olacaktı ve nereyi seçerse seçsin en iyi üniversitede olacaktı; anlaşma buydu. Baekhee çalışmayı seviyordu, bu konuda sıkıntı yoktu ve sevgili meselesi de zaten olası değildi, kim neden ona baksındı ki?

Ama şimdi bu erkek arkadaş olayı, o son kaleyi de yıkacaktı. En azından iyi bir iş sahibi olup iyi bir evlilik yapabilir, babasını insanların önünde gururlandırabilirdi - tabii ki işin bir de torun torba kısmı vardı; ama öncelik hiçbir zaman bu olmamıştı.

"Hyom, bu kadar sığ ve geri kafalı olma! Baekbaek, hadi anlat babana." dedi Saya ve Baekhee'ye döndü. Kadının gözlerinde parlayan ışıklar onu anlatması için zorlar gibiydi. İyi de anlatacak ne vardı ki?! Babası ona meraklı gözlerle döndü, kaşları havalanmıştı. Baekhee'nin yüzü kızarmıştı, aldığı hava yetmiyormuş gibiydi. Köşeye kıstırılmış bir tavşan gibi hissediyordu. Saya iç geçirip başını salladı. "Tatlım, bu kadar sert bakmayı keser misin, kız neredeyse altına edecek!"

"Eğer Baekhee'nin söyleyecek bir şeyi varsa bir an önce söylemesi daha iyi aslında. Kızım, Baekhee, Baekhee, Tanrım adını her söylediğimde irkilmeyi keser misin?"

Genç kızın bütün bedeninden aşağı ürpertiler iniyordu. Elleri kontrolsüzce titremekteydi ve eğer alt dudağını biraz daha sert ısırırsa şakır şakır kanatabilirdi. Babası Baekhee'ye ona bakmasını buyurdu, kızın başını kaldırıp gözlerini babasının yüzüne dikmekten başka şansı yoktu. Neden böyle olmak zorundaydı ki? Yanlış hiçbir şey yapmamıştı Baekhee, doğduğu cinsiyette doğmaktan başka hiçbir suçu yoktu - bir de kilolu olmaktan başka! Ama şimdi babasını bir konuda daha hayal kırıklığına uğratmak üzereydi. Eğer Kyuhyun gelmese bunların hiçbiri olmayacaktı!

'Tabi annen hala evdeyken mart ayındaki kediler gibi Kyuhyun'un kucağına tırmanmış olman onun suçu değil." diye ona hatırlattı bilinçaltı.

"Baekhee senin bir sevgilin mi var?" diye sordu babası, dobra bir biçimde. Baekhee hayır, diyebilirdi; olmadığını söyleyerek konunun dağılmasını sağlayabilir, sonra gecenin kalanını kendini odaya kilitlemiş adını Kyuhyun koyacağı bir yastığı atomlarına ayırarak geçirebilirdi.

"Hayır, ama, yani... hoşlandığım bi... birisi var." içgüdüsel olarak dişlerini sıkıp gözlerini sımsıkı kapattı ve elleriyle yüzünü örttü. Daha önce kendine hiç itiraf etmediği bir şeyi babasına nasıl bu kadar kolay bir biçimde söyleyebilirdi?! Hem Kyuhyun'dan gerçekten hoşlanmıyordu bile, çocuk geydi! Annesi bunu duyduğu zaman ne tepki verecekti acaba? Babasını bir kere daha hayal kırıklığına uğratmaya değer miydi?

"Sen ciddi misin?!" dedi Hyom; sesi o kadar tiz çıkmıştı ki bir maymunla kıyaslanabilirdi. Kulağa oldukça komik gelse de Baekhee kendini sandalyesinde biraz daha pısmış, gerçekten masanın altına doğru kayarken buldu. "Ve annene söyledin; ama benim haberim bile yok, öyle mi?! Hani biz birbirimize her şeyi anlatırdık? Ben sana annen ne zaman beni sinir etse anlatıyorum ve sen bana böyle bir şeyi bile söylemiyor musun? Bunu neden bana söylemedin? Bir s-sevgilin olsa senden nefret edecek gibi mi duruyorum? Bir dakika. Bir sevgilin mi var?! Hay ben... bu benim söyleyeceğimden milyon kat daha büyük bir haber..."

"Sen ne söyleyecektin?" diye sordu Saya.

"Dün tofu denedim, diyecektim."

"Ah, güzelmiş. Aldın mı?"

"Hm, şey, hayır. Böyle saçma şeylere paramı harcamam. İşteyken Suzy bana biraz verdi. Kendisi çok severmiş, denemek isteyip istemediğimi sordu."

"Suzy mi? Sen ne zamandan beri Suzy'nin verdiği yiyecekleri kabul ediyorsun? Onun içine abuk subuk bir sürü hokus pokus katmadığını nereden biliyorsun?" annesinin sesi sinirli çıkmaya başlıyordu.

"Kadın, sadece iyi davranıyordu! Ve bekle... kızımın bir sevgilisi var!" dedi babası birden, sanki önceki konunun ne olduğunu birden hatırlamış gibi.

"Sevgilim değil!! H-hoş...hoşlandığım kişi..." derken buldu kendini Baekhee.

"Ne fark eder! Kızımın hoşlandığı biri var!" dedi babası. Baekhee aslında ikisinin Suzy ve voodoo tofusu hakkında tartışmaya devam edip onu unutmalarını ummuştu; ama ne yazık ki işler bu şekilde gitmeyecek gibi görünüyordu. Sonunda Baekhee babasının o kadar da kızgın görünmediğine karar verip cesaretini topladı.

"Baba, gerçekten çok özür dilerim."

"Neden? Birinden hoşlandığın için mi, önce annene söylediğin için mi?" dedi babası. Baekhee annesiyle bakıştı; annesi elleri belinde Hyom'a dik dik bakarken gözlerini devirmekle meşguldü.

"Şey, ikisi için de."

Hyom başıyla onayladı ve iç geçirdi. Babası elini saçlarından geçirirken Baekhee gözlerinde birikmeye başlayan yaşları hissederek başını çevirdi. Bir de ağlayarak daha büyük bir hayal kırıklığı olmayacaktı.

"Birinden hoşlandığın için benden özür dilemek zorunda değilsin, kızım. Böyle bir şey için senden neden nefret edeyim ki?" diye güldü babası. "Biliyorum, sana bir söz verdirdim; ama sen bu sözü dibine kadar tuttun, değil mi? Kendine bir bak; A'dan başka not getirmiyorsun, bize hiçbir sorun çıkarmıyorsun, gereksiz ergen dramaları yaratmıyorsun, biz söylemeden ev işlerine yardım ediyorsun, geleceğin çok parlak ve annenle bana mükemmel davranıyorsun."

Babasının sözleri Baekhee'nin göğsüne oturan korkuları biraz hafifletmişti; ama peşinden gelecek "ama"yı bildiğinden Baekhee gülümsemeye çalışmadı bile.

"Ama..." diye başladı babası ve tombul kız oturduğu yerde kıpırdandı, "Bundan sonrası için... yani, benim... demek istediğim..."

Babası sözcükleri bir araya getirmekte zorlanıyormuş gibi görününce Saya duruma el attı. Kocasının omuzlarını nazikçe ovarak kızına gülümsedi. "Baban demek istiyor ki hayatım, tabii ki bir sevgilin olacak, bu çok doğal! Biz zaten hep senin mutlu olmanı istedik..."

Annesi burnunu çekip yüzünü buruşturduğunda daha ona bakmadan Baekhee onun ağlayacağını biliyordu. Çabucak oturduğu yerden kalktı, annesinin yanına gidip kollarını kadının etrafına doladı. Kadın da kızını kendine çekip Baekhee'nin başını göğsüne yasladı. Hyom, annesi tarafından sıkıştırılan Baekhee'yi kurtarmak ister gibi duruyordu.

"Saya, su sızdırmayı bırakır mısın, kızı boğacaksın."

"Kapa çeneni Hyom. O hep benim bebeğim olarak kalacak." dedi Saya ve Baekhee'nin kafasını okşamaya başladı. Kızını kendisine bastırıp sallayarak parmaklarının arasından akan saçlarla oynadı.

"Seni seviyorum, anne." dedi Baekhee, sesi biraz boğuk çıkıyordu; ama bu tatlı sözlerden sonra Saya onu bıraktı, yanaklarına birer öpücük kondururken parlak bir gülümseme takındı.

"Ben de seni seviyorum."

"Ya beni? Ben hala burada şoktayım!" dedi Hyom, Saya'nın bir kere daha gözlerini devirmesine neden olarak. Baekhee annesinden bir adım uzaklaştı, bir an yere baktı, sonra koşarak gidip babasına da sarıldı.

"Çok üzgünüm, baba!" dedi geri çekilirken, ağzından akanlara engel olamayarak. "Bunun olmasını ben de istemedim, aslında en başında sadece yanlış yorumladığımı düşündüm, beklersem gider sandım ama bir türlü gitmedi ve-"

"Kes özür dilemeyi!" diyerek Hyom onu susturmak için genç kızın suratına avucunu dayadı. İşe yaramış gibiydi. "Özür dilemek zorunda değilsin, dedim ya. Ben bir sevgilin olmasını seni derslerinden uzaklaştıramasın, dikkatini dağıtmasın diye istemedim. Ama sen aramamana rağmen birinden hoşlanıyorsan bu ergenlikten değil, gerçekten böyle hissettiğindendir. Buna engel olamazsın ki! Ama benim esas canımı sıkan bunu bizden, özellikle de benden saklamak zorunda hissetmen."

Genç kızın suratı vicdan azabıyla kasıldı, kaşları hafifçe çatıldı.

"Seni tekrar hayal kırıklığına uğratmak istemedim. Sporda iyi değilim, doğru dürüst arkadaşım yok ve balinaya beni kıyaslasan balina yanımda çöp gibi kalır. Hiçbir şeyi düzgün yapamıyorum. Tek düzgün yaptığım şey ders çalışmak ve sözlerimi tutmak, sonra gidip bir de sana verdiğim bu sözü bozdum!" içinde bir şey aslında cümlenin kafiyeli olduğunu söylemek istemişti; ama durum bu tarz çocukça şeyler için fazla ciddiydi. Hyom kızın suratını ellerinin arasına aldı ve bakışlarına karşılık vermesini sağladı.

"Sana daha önce hiç beni hayal kırıklığına uğrattığını söyledim mi? Tamam, sporda iyi değilsin; ama denedin. Çok arkadaşın olmayabilir; ama kendi başına seni olduğun gibi kabul eden birkaç tane bulmayı başardın. Kilolu olabilirsin; ama bunun seni durdurmasına izin vermiyorsun. Zekisin, komiksin ve iki gören gözü olan herkes sana güzel bir kız olduğunu söyleyebilir. Şimdiye kadar hep doğru kararlar verdin, bunun neden bu kadar büyük bir sorun olduğunu anlamıyorum. Niye, hoşlandığın birinin olmasından hoşlanmıyor musun?"

Baekhee kıkırtısına engel olamadı. "Daha önce hiç birinden hoşlanmadım; bu yüzden hoşlansam mı, hoşlanmasam mı bilemedim açıkçası. Yani, ne bileyim... hiç tecrübem olmadı."

"Evlenmeden yatmak yok." hem Saya hem Baekhee çeneleri düşmüş bir biçimde Hyon'a baktılar. Babasının ifadesi biraz rahatsız olmuş gibi duruyordu; ama somurtup parmağını Baekhee'ye uzattı. "Ben ciddiyim, küçük hanım."

Baekhee bir şey diyecekti; ama Hyon daha o konuşamadan Saya'ya döndü. "Bir sevgilisi var demiştin, değil mi?"

Annesi Baekhee'ye baktı. Kız başını iki yana sallayarak onaylamaması için gözleriyle yalvardı. Çok iyi gidiyorlardı, şimdi bir de ortalığı sevgili muhabbetiyle karıştırmaya gerek yoktu - ki doğru bile değildi.

"O benim sevgilim değil!!" dedi Baekhee biraz yüksek bir sesle, annesi hiçbir şey söylemeyince. Hyon bir an kızının umutsuzca çırpınan sesini ve ifadesini inceledi.

"Birileri biraz fazla itiraz ediyor..." dedi Saya, şarkı söyler gibi melodik bir sesle; yüzüne bilmiş bir sırıtış yayılıyordu.

"Anne! Bu öyle bir şey değil. O sadece benim antrenörüm! Yani sadece biriyle biraz yakınlaştım diye hemen onunla sevgili olmam gerekmiyor, o kadar yoklukta değilim! Üstelik o tam bir p-... yani, pislik!" diye çabucak değiştirdi Baekhee; neredeyse ailesinin önünde küfür edecekti.

"Bir dakika, antrenörü mü? Yani nasıl..."

"O zaman neden onun kucağında oturmuş onu öpüyordun? Bu tarz davranışlar hafife alınmamalı hayatım. Böyle şeyler istiyorsanı..."

"NE?! Kucağında mı??" Hyom, gözlerinde dehşet ve inanamaz bir ifadeyle Baekhee'ye döndü. "Neden onun kucağındaydın? S-sen- nasıl- ne şekilde- nasıl oldu ki-" Hyom ellerini kollarını vahşice sallıyordu; şişman kızını herhangi bir erkeğin kucağında hayal etmeye çalışıp başaramamaktan yüzü kasılmıştı. Saya Hyom'a bir dirsek attı.

"Bu kadar kaba olma! Baekhee şişman olabilir; ama hala bir bebek kadar hafif." dedi Saya ve diğer ikisinin ürpermesine neden olan tırsınç bir ses çıkardı. Ama hemen ardından bakışları sertleşti; bir an sonra Hyom'un ve Saya'nın bakışları Baekhee'yi sindirerek üzerine dikilmişlerdi.

"Şimdi açıkla bakalım, Kyuhyun'la ilişkin ne seviyede."

Baekhee ortada öyle bir şey olmadığını açıklarken konu bir şekilde prezervatiflere gelince babası rahatsızlıkla oturduğu yerde sinerken Saya hevesle kimin altta kimin üstte olacağını, kimin prezervatifi nasıl kullanacağını anlatmaya girişti. O detaylara girerken Hyom da Baekhee de dehşet içinde oturmuş, oldukları yerden kıpırdayamadan kaldılar; sonunda kendilerine geldiklerinde ikisi de mutfaktan arkalarında bir toz bulutu bile bırakmadan tüydü.

İlk adet olduğu günün sabahında (rüyasında birisinin onu uykusunda karnından bıçakladığını görmüştü) dehşet içinde ağlayarak salona koştuğu zamandan beri ailesiyle yaptığı açık ara en tuhaf konuşma buydu.

1 yorum:

  1. IIII....EEEE.....Şeyyyy HMMMM yani bu Saya da yaşanamamış ergenlik ile orta yuaş krizi arası bir şey var di mi öyle olmalı yoksa çok saçma oluyor çünkü. geniş bir aile çıktılar ne diyim kadın baya pozisyon muhabbeti çeviriyor. bu nasıl olmuşda kızına ergenliğe girdiği gün 5000$ lık erotik shop hediye çeki vermemiş ki? ama tüm bu saçmalığı bir kenara bırakırsak Baekhee'nin Kyu ya yanık olduğunu itiraf etmesi de bir başlangıçtı I liked that part.
    bu arada Zelo.... neyse hadi sustum ben XD XD XD XD XD

    YanıtlaSil