18 Ocak 2015 Pazar

Ego Savaşları - 2

Baekhee "spora" başlayalı sekiz gün olmuştu ve ilk kez bugün tartılacaktı. Kyuhyun Baekhee'nin bugünü takvimine yazdığından emin olmuştu. O piç istediği zaman tam bir zalim kölecibaşı olabiliyordu; ama saatler geçtikçe Baekhee kendini gittikçe daha gergin hissediyordu.

Ya hiç kilo vermediyse? Eskisinden farklı hissetmiyordu...

Öğretmeni yok sayarak Baekhee öne eğildi ve alnını sırasının soğuk ahşabına dayadı. Ya sadece kilo aldıysam? Farkına varmıştı ki Kyuhyun kinci, cadaloz bir çavuş olabilirdi; ama aynı zamanda Baekhee'nin daha yeni başladığını dikkate alarak bir çok çalışma hareketinin daha basit şekillerini yapmasına izin veriyordu.

"Şişkocuğumuza biraz nazik davranalım, beklenmedik bir depreme sebep olmak istemeyiz." demişti genç, kendini beğenmiş bir suratla, Baekhee'nin kendini daha da güvensiz hissetmesine neden olarak; ama en azından derse devam edebilmesini sağlamıştı.

Baekhee çığlık atma isteğini bastırmak zorunda kaldı. Daha dün gece iki paket Snickers yemişti. Ne olmuş? Onlar sadece televizyon izlerken yediğim atıştırmalardı! diye kendini savunmaya çalıştı. Ne yazık ki bu hissettiği vicdan azabını bastıramadığından iç geçirdi. Muhtemelen iki üç kilo almıştı. Ayak bilekleri daha şiş gibi duruyordu. Göbeği hala jöle kıvamındaydı.

Tanrım ne yapıyorum ben? Bu ben değilim ki! İnsanların beni yargılamalarına izin vermemem gerek! Beden benim bedenim ve eğer bir kavanoz nutella kaşıklamak istiyorsam..."

Küçük söylevini yarıda kesti, gözlerini sıkıca kapattı ve kilo aldığını gördüğü zaman Kyuhyun'un suratında oluşacak aşırı kendini beğenmiş ifadeyi hayal etmemeye çalıştı.

Spor salonuna kadar giden yol, idam sehpasına giden yol gibiydi. Aslında bugün gitmeyip eve kaçmayı planlamıştı; ama biliyordu ki eve gittiğinde annesi sonuçların nasıl olduğunu soracaktı. Spor salonuna yazıldığını ve kendi isteğiyle egzersiz yaptığını annesine ilk söylediğinde kadın inanılmaz sevinmişti. Baekhee annesiyle spor yapmanın sıkıntıları hakkında konuşmaktan hoşlanıyordu; ne kadar zor olduğundan şikayet etmeyi seviyordu, böylece gerçekten ilgilenen birine derdini anlatarak rahatlayabiliyordu. Annesi her zaman onu sakinleştiriyordu, bırakmaması için cesaretlendiriyordu ve olumlu sonuçlarla onu motive ediyordu. Baekhee onu hayal kırıklığına uğratmak istemiyordu. Kendini de hayal kırıklığına uğratmak istemiyordu!

"Merhaba, şey acaba-" Soohee işinden başını kaldırmadı, Baekhee de kaldırmasını beklemiyordu zaten. Kız sadece soyunma odasını işaret etti, Baekhee de onun görüp görmediğine aldırmadan başıyla onaylamakla yetindi.

Geçen günlerde defalarca arkasını dönüp bir daha gelmemek üzere gitmeyi düşünerek bu soyunma odasının kapısından girmişti. Tek istediği kolay bir çıkış yoluyken odaklanmak ve istekli kalmak acayip zordu. Daha büyük olduğumda kilo verebilirim. O kadar da şişman sayılmam! Bunlar bırakmak için sebepleriydi; ama son zamanlarda düşünceleri farklı yönlere kayıyordu. Kyuhyun berbat biri! Kangin çok çirkin... neden onu dinlemeliyim ki?

Bir seferinde Christina Aguilera'nın Beautiful şarkısını dinlemişti ve şarkının sözleri Kyuhyun'la Kangin'e "gidip bir köşede birbirinizi becerin" demek için onu çok pis gaza getirmişti; ama bu yine de bırakması için yeterli olmamıştı. Hala denemek istiyordu. Daha sadece bir hafta olmuştu ve henüz akademik yaşantısında bir değişme yoktu.

Eğer kilo aldıysam suçu kesinlikle Kyuhyun'a atıyorum. dedi kendi kendine sinirle ve soyunma odasının kapısını açtı.

"Ah- ben çok-" dedi; ama bunu söylerken çoktan gözlerini kaçırıp kapıyı kapatmıştı bile. Orada Kyuhyun üstsüzdü! Birden kapı açıldı ve Baekhee'nin suratı pancar kırmızısına döndü. Kyuhyun karşısında ona yarım bir sırıtışla bakıyor ve bembeyaz, yapılı göğsünü tüm dünya görsün diye sergiliyordu. Genç ondan uzun olduğundan Baekhee onun göğüs kaslarından ve biçimli kollarından istemeden de olsa kendine bir göz ziyafeti çekmişti.

Baekhee tavana bakıyormuş gibi davrandı. Kız hiçbir şey söylemeyip gencin suratına bir domates gibi bakmaya devam edince Kyuhyun gözlerini devirdi.

"İçeri gelecek misin?"

Kyuhyun Baekhee'ye cevap vermek için zaman vermeden kızı bileğinden tutup soyunma odasına çekti.

"Spor salonunda sevişmek yok!" diye bağırdığını net bir biçimde duymuştu Baekhee, Soohee'nin. Gergince kıkırdamaya çalıştı; ama durumun tuhaflığından aklını uzaklaştırması çok zordu. Kyuhyun. Kızlar soyunma odasında. Yarı çıplak.

"Bunu gerçekten bağırarak mı söyledi? Ve sen burada ne arıyorsun, sapık falan mısın? Niye kimse bunu yapmana karışmıyor? Herkes çıldırmış!" dedi Baekhee, kıpkırmızı bir suratla.

"Of sen nasıl da namus bekçisi çıktın başıma!" diye ofladı Kyuhyun, Baekhee'ye sırtını dönerek. Kyuhyun tişörtünü giyerken Baekhee gencin teninin altında kayan müthiş kasların görüntüsüyle aşk yaşadığını inkar ederek (belki de Kyuhyun oldukça yakışıklı olduğundan da sporu bırakmıyor olabilirdi... belki.) bağırmaya hazırlanıyordu ki Kyuhyun arkasını dönüp bıkkın bakışlarını kızın üzerine dikti. "İçerisi adam kaynıyor, erkek soyunma odası cehennem kadar dolu ve burası boşken burada giyinmem daha mantıklı. Ha sapık olduğumu düşünüyorsan inan bana kendi cinsimin soyunma odasında aslında daha tehlikeli sayılırım."

"Sen... yani gey misin?" dedi Baekhee bir süre düşündükten sonra. Kyuhyun ona yarım bir sırıtış sundu.

"Aferin, şişko, çok zekisin." dedi, alay ederek. Baekhee gözlerini devirdi.

"Farkında mısın bilmiyorum; ama burası kızlar soyunma odası ve şu anda boş değil." dedi kız, kollarını kavuşturarak. Kyuhyun şaşkınca etrafa baktı.

"Kim var ki?"

Bu, Baekhee'nin genci yeni giydiği tişörtünden yakalayıp tekmeleyerek dışarı atmasına yeterli olmuştu... en azından düşlerinde; çünkü Kyuhyun kızın çabasının çok komik olduğunu düşünüyor gibiydi. Baekhee'nin koca göbeğiyle Kyuhyun'u biraz bile kıpırdatması mümkün değildi. Kız bir süre sonra oflayarak pes etti. Kyuhyun bütün kibriyle üzerini düzeltti.

"Bu sana pahalıya patlayacak." dedi, sonunda. Geri geri yürüyerek duvar kenarındaki sıralardan birine oturdu.

"Beni mi izleyeceksin sen?" dedi kız kollarını kavuşturarak. Genç duymamış gibi davrandı ve yanındaki çantada - Baekhee onun gencin kendi çantası olduğunu sanıyordu - bir şeyler aramaya başladı. Saçları alnına dökülüyor, teninin beyazlığını daha da açığa çıkarıyordu. Dudakları öylesine dolgundu ki öne eğildiği zaman neredeyse ağır çekip aşağı sarkıyorlardı ve burnunun çizilmiş gibi düzgünlüğü profilden daha da iyi belli oluyordu. Üzerine giydiği koyu yeşil tişört de gencin vücudunda mükemmel bir düzende kasılıp gevşeyen kasları saklamak için hiçbir şey yapmadığı gibi aksine kollarının üzerinde iyice gerilerek ne kadar kaslı olduklarının daha da ortaya çıkmasını sağlıyordu. Genç çantasının içinden aradığı şeyi buldu - bir havlu - ve ince, uzun parmaklarıyla onu düzgün bir şekilde katlayıp siyah, daracık kotunun sardığı bacağının üzerine bıraktı.

"Tartılmaya hazır mısın?" dedi Kyuhyun, hiç süslemeden. Sert sesi Baekhee'yi kendine getirmişti - beyni gereksiz yere az önceki, gencin yarı çıplak biçimde kızı içeri çektiği sahneyi tekrar oynatmaktaydı ama biraz... farklı bir biçimde. Yer yarılsa da içine girsem, diye düşünerek bir daha kızardı Baekhee. Bakışlarını Kyuhyun'un yüzüne odakladığında gencin ona pis pis sırıtmakta olduğunu gördü. Muhtemelen Baekhee'nin onu sapık gibi gözünü kırpmadan izlemekte olduğunu fark etmişti ki bu durumu daha da korkunç yapıyordu. Eğer tanrı ayaklarının altında bir çukur açsa ve içine dikenli kazıklar, yılanlar ve örümcekler doldurup onu da içine fırlatsa bu daha az acılı olurdu, en azından o zaman Kyuhyun'un kibirli suratını görmek zorunda kalmazdı.

Kyuhyun öne eğildi, dirseklerini dizlerine dayadı ve ciddi bir biçimde Baekhee'nin vücudunu baştan ayağa gözleriyle taradı. Baekhee anında gerildi. Üzerinde beyaz tişört üzerine geçirdiği bol, gri bir hırka, altında bolluktan ölen eski, paçaları erimiş siyah kotu ve büyük babasının geçen noel hediye ettiği spor ayakkabıları vardı. Saçları da aynı şekilde rezaletti. Emindi ki yüzünde de aynı derecede çirkin bir ifade vardı. Gülümsemeye çalıştı. Çok zorlama görünüyor. Gülümsemeyi bıraktı. Kyuhyun'un bakışları bir ton ağırlığında gibi hissettiriyordu ve Baekhee'nin kilolarına etkiyen yer çekiminin katlanarak artmasına neden oluyor gibiydi.

"Öyle dik dik bakmayı keser misin?" dedi sonunda, dayanamayarak. Sadece saklanmak için kendini en yakın duvarın arkasına atmak istiyormuş gibi görünmemeye çalışıyordu.

"Ne? Adil olan bu, sen sıranı savdın, şimdi benim sıram." dedi Kyuhyun, Baekhee'nin itirazını kolayca savmıştı. Gözleri şimdi tombul kızın yüzüne dikiliydi. Baekhee bir an için sanki onu delip geçiyorlarmış gibi hissettiren bakışlardan büyülenmiş gibi kalakaldı; ama başını hızla sallayıp kendine gelmeyi başarınca bu kısa sürdü. Sonunda kendini saklama dürtüsüne yenik düşerek kollarıyla göbeğini sakladı.

"Pis sapık!" diye suçladı Baekhee, yüzü kalıcı olarak domatese dönüşmüştü sanki. Kyuhyun ağzını açmış bir şey söyleyecekti ki kapıdan gelen üç darbe sesiyle söyleyecekleri yarım kaldı.

"Tak tak! Soohee sevişiyor olabileceğinizi söyledi de." dedi Hanna, kapıyı açıp yanlarına gelerek. Yüzü ciddiydi ve kollarını kavuşturmuştu, ikisine de şüpheli bakışlar atıyordu. Kısa süren gergin bir sessizliğin sonunda gülümsedi. "Ben de izlemeye geldim."

Kyuhyun'un yanına gidip gencin çantasını tekmeleyerek yere attı ve kendini ahşap sıranın üzerine gevşekçe bıraktı. Baekhee böyle bir saçmalık karşısında ne diyeceğini bilemez bir biçimde kekelerken Kyuhyun sadece eğlenmiş görünüyordu. Hanna devam etmelerini ister gibi elini salladı. Kyuhyun ayağa kalktı ve tişörtünün uçlarıyla oynayarak Baekhee'ye yaklaşmaya başladı. Bu çocuk ne yaptığını sanıyordu? Kızın aklı almıyordu.

"Eh, madem öyle..." dedi Kyuhyun ve kotunun düğmelerini rahatça açmaya başladı. Baekhee ağzını balık gibi açıp kapatıyor, söyleyecek bir şey bulamıyordu; ama gözlerini de kaçıramıyordu. Düğmelerle işi bittiğinde Kyuhyun üstüne bir de gidip ince uzun parmaklarını kotunun beline taktı ve aşağı itmeye başladı. Gencin kotu yere düştüğünde (neyse ki altında iç çamaşırı vardı - ve kız kesinlikle Kyuhyun'un süt beyazı kaslı bacaklarının ve boxer şortun ince kumaşının altından çok net belli olan sıkı, şekilli poposunun görüntüsünden hiç etkilenmemişti) Baekhee çığlık atmak üzereydi. Sonunda gözlerini kaçırabildiğinde kendine gelmek için sertçe dudağını ısırdı.

"Sen tam olarak ne yaptığını sanıyorsun, acaba?" dedi Baekhee sinirle, mucizevi bir biçimde kekelememeyi başarmıştı. Tanrılar demek ki hala onu biraz seviyorlardı. Birisi güldü.

"Biliyorsun, kıyafetlerinle sevişemezsin." diye açıkladı Hanna, "Konu açılmışken, sen de soyunmak isteyebilirsin."

Bu kız arkadaş mıydı düşman mı?! Gözlerini sıkıca kapatıp bir çıkış yolu düşünmeye çalıştı. Bu kadar manyağın arasında mantığın bir işe yaramayacağını biliyordu. Koşarak kaçabilirdi; ama o zaman da Kyuhyun yine ona dönek derdi - biri şu çocuğun suratını dağıtabilir miydi lütfen? Ağlamak istiyordu. Bu çok utanç vericiydi! Hem Kyuhyun neden soyunuyordu? Daha yeni gey olduğunu söylememiş miydi bu çocuk? Yoksa Baekhee mi yanlış anlamıştı? Ah, şimdi öyle üzerini de çıkarıp yanına gelmese iyi olurdu. Özellikle de altını hain bir tekmeden koruyan iç çamaşırının ince kumaşından başka hiçbir şey yokken... öyle savunmasız ve hazır... çok ateşli ol- yani kötü! ÇOK KÖTÜ OLURDU!

"...eşofmanımı ver."

Baekhee Kyuhyun'un pek de yakından gelmeyen sesiyle kaşlarını çatarak yeniden gerçekliğe döndü. Aslında düşününce, az önce Hanna'nın sesi de oldukça alaycı gelmişti. Tek gözünü açıp baktığında Hanna'nın Kyuhyun'un çantasını tekmelediği yerden almış olduğunu gördü. Kyuhyun uzanıp içinden açık gri bir şey çıkardı ve çabucak bacaklarına geçirdi. Baekhee'nin bir yarısı manzaranın kaybına üzülse de diğer yarısı hula dansı yapmakla meşguldü. Aşağı bakıp rahat bir nefes aldı. En azından hepsi bir şakaydı... ve Baekhee bunu yemişti.

Utanç verici.

Başka bir şey söylemeden kapıdan çıkacağını sanıyordu; ama Kyuhun gitmeden önce kızın poposuna vurdu, sonra bir de utanmadan sol kalçasını avuçladı. Bu tacize giriyordu, ama! Kız hızla dönüp gence okkalı bir darbe indirmeye hazırlanıyordu ki Kyuhyun erken davranıp güvenliğe kaçtı. Baekhee sinirden tütüyordu. Kyuhyun bunu umursamadan eğildi ve yüzünü kızın sinirle kızarmış yüzüne yaklaştırdı.

"Hala biraz gevşek misin ne? Söylediğim gibi o squatları yapmıyoruz, herhalde."

Kyuhyun'un kızın yüzüne vuran sıcak nefesiyle Baekhee'nin aklındaki gereksiz düşünceleri kovmak için hamam böcekleri ve lağım farelerini düşünmesi gerekmişti.

"Allahın sapık manyağı! Sen ellerini kendine saklamayı öğrendiğin zaman ben de o dediğin çalışmaları zevkle yapacağım." dedi Baekhee ve Kyuhyun'u göğsünden sertçe iterek kendinden uzaklaştırdı. Kyuhyun kolayca iki adım geri attı ve masum olduğunu göstermek ister gibi ellerini kaldırdı.

"Benden söylemesi! Ama tartı yalan söylemez, değil mi? Gerçi sıkılaşması için squatlara gerek olmayan parçaların da var, orası ayrı..." dedi Kyuhyun sinir etmek için. Gözleri bir an için aşağı, kızın bol beyaz tişörtten bile kendilerini belli etmeyi başaran göğüslerine kaydı. Baekhee'nin dehşetle yeni bir tepki vermesine fırsat vermeden de omzuna bir şaplak attı. "Üzerini değiştir."

Kapıyı arkasından kapatıp hiçbir şey olmamış gibi çıkmadan önce Kyuhyun'un son sözleri bunlar olmuştu. Göbeğiyle ilgili sıkıntısı yetmezmiş gibi şimdi göğüsleriyle ilgili de gerilmesi gerekecekti Baekhee'nin! Gidip kafasını dolabının metaline vurmaya başladı. Aptal. Aptal! Kyuhyun'un müthiş beden yapısını ne kadar kıskandığını keşfettiği güne lanet ediyordu. Genç iyi bir vücuda sahip olabilirdi; ama ağzını her açtığında Baekhee gencin çok taş olduğunu düşündüğü için kendine lanet ediyordu çünkü Cho Kyuhyun şeytanın ta kendisiydi. Çekici olduğu kadar aşağılıktı. Dünyadaki en sinir bozucu yaratıktı ve-

"Artı on sekiz işlere falan mı başlayacaksın?" dedi Hanna, Baekhee'nin korkuyla yerinden iki metre sıçramasına neden olarak. Kızın burada olduğunu unutmuştu. Dönüp Hanna ya baktı; Hanna hala ahşap sırada oturmuş, ona tek kaşını kaldırarak bakıyordu.

"Ne, neden bahsediyorsun sen?" diye burnunu kırıştırdı Baekhee, Hanna'nın davranışlarından iğrenerek. Hanna kıpırdamayınca Baekhee nazikçe sormayı denedi. "Gitsen olmaz mı?"

Hanna Baekhee'ye dikkatle bakmaya devam etti. Baekhee yavaş yavaş pembeleşti ve arkasına saklanmak için dolabının kapağını açtı.

"Kyuhyun'a dikkat et." dedi Hanna sonunda. Baekhee dolap kapağının kenarından burnunu uzattı.

"Ne?"

"Yani tamam çok yakışıklı ve güvenli bölge, gey falan; ama sen yine de dikkatli ol." diye omuz silkti kız, "İncinmeni istemem."

Baekhee olduğu yerde donup kaldı. Hanna, bildiğimiz uyuz Hanna az önce onu Kyuhyun hakkında uyarmış mıydı?

"Eee yani seni ilgilendirdiğinden falan değil; ama neden umurunda ki?" dedi Baekhee. Hanna güldü ve oturduğu yerden kalktı.

"Sürekli ona yavru köpek gibi bakıp duruyorsun ve göz süzüyorsun, onun tek yaptığıysa seninle uğraşmak. Sadece... sadece onunla yatmaya falan kalkma." dedi Hanna. Kız oldukça garip hissediyormuş gibi görünüyordu, tavsiye vermek kesinlikle en iyi olduğu şey değildi.

"Yani demek istiyorsun ki Kyuhyun gey olsa da bir kızla yatabilecek bir playboy ve ben onunla yatamam çünkü o zaman ona aşık olabilirim ve sonra kalbim kırılır çünkü o beni öyle sevemez. Öyle mi?" dedi Baekhee. Aptal değildi, bazı insanların nasıl işlediğini bilecek kadar romantik komedi izlemişti Yesung'la beraber. Kyuhyun'un tam bir çapkın olduğunu biliyordu - gey olsun ya da olmasın, kızlara ya da erkeklere karşı - ve Baekhee'nin zaten şu sikik okuldaki herhangi biriyle yatmasının imkanı yoktu.

"Aşağı yukarı." dedi Hanna. Baekhee kaşlarını çattı.

"Ama daha az önce siz sevişin ben izleyeceğim diyordun!" dedi. Hanna başını kaşıdı.

"Dalga geçiyordum! Mal mısın?" dedi kız, Baekhee az önce bütün sülalesine sövmüş gibi bir ifadeyle kapıya doğru ayaklarını vura vura gitmeye başladı. Sonra kendini beğenmiş bir biçimde Baekhee'ye döndü. "Seni Heechul'e söyleyeceğim."

Nereden geldiğini anlamadığı bir şaplak Baekhee'nin ensesinde patlayınca kız acıyla tısladı, Hanna tatmin olup sonunda giderken soyunma odasının kapısı kapandı.

Eğer Baekhee'nin hayatta başardığı tek bir şey varsa o da zeki olmaktı. O iş yapandan çok düşünendi; analiz eder, araştırır ve herkesin iki adım önünde kalmak için elinden gelen her şeyi yapardı.

Kyuhyun dokunan bir insandı, sürekli herkese ve her şeye dokunurdu, mümkün olan her yüzeyi elleriyle hissederdi. Baekhee'ye dokunuyor olması çok büyük bir şey sayılmazdı, ne de olsa bu hep yaptığı şeydi, diğer bütün kız öğrencileri de buna fazlasıyla alışıktı. Baekhee Hanna'nın onu neye karşı uyarmaya çalıştığını anlıyordu. Baekhee'yi Kyuhyun'un davranışlarını yanlış okumaması için uyarıyordu, "eğer"lerle kafasını bulandırmak yerine gerçekte ne olduğunu görmesini söylüyordu.

Kyuhyun antrenman grubundaki herkesle flört ederdi. Spor aletlerinin yanından geçerken üzerlerindeki insanları tanıyorsa mutlaka kıçlarına bir şaplak atardı. Konuşmak istediği neredeyse her insana sarılır, dokunur ve yaklaşarak konuşurdu. Baekhee özel olduğunu düşünecek kadar aptal değildi. Antrenörü felaket taş gibi bir herif olabilirdi; ama aynı zamanda fazlaca arkadaş canlısıydı.

Dışarıdan allahın belası bir göt gibi görünebilirdi; ama kişiliği oldukça şakacıydı. Baekhee onu kampüste arkadaşlarıyla aylaklık ederken görmüştü; hep ya gülüyor, ya sırıtıyordu. Birkaç defa kıçınızın mıncıklanması veya kulağınıza fısıldanması hemen Kyuhyun'un size yazdığı anlamına gelmezdi. Baekhee salak değildi, aklı bir karış havada da değildi, azgın hiç değildi. Daha Kyuhyun'la tanışalı bir hafta olmuştu. En azından iyi gidiyordu!

Hanna'nın gardını almasını söylemesine gerek yoktu; o her zaman savunmada yaşıyordu! Bu bütün o alayları, şişman şakalarını ve hatta Kyuhyun'un flörtlerini yok sayabilmesinin tek yoluydu. Bunların hepsi Baekhee'nin yaşadığı dünyanın bir parçasıydı. Kyuhyun yatmadan önce kurulacak kişiye özel hayaller listesinde iyi bir malzemeydi; ama bundan başka Baekhee ona asla, ASLA, milyonlarca yıl bile geçse aşık olmayacaktı.

Tartılma merasimi oldukça dramatikti. Boş çalışma alanında, odanın sol köşesinde duran, Baekhee'nin hep kaçındığı o geniş tartı şimdi tam önündeydi. Yoona, Changmin, Jonghyun ve çalışma grubundan diğer üç kişi ona moral vermek için gelmişlerdi ve Baekhee yüzü kalıcı olarak pembeye boyanmış gibi duruyordu.

"Tamam millet, dalga geçme kısmı bitti. Eğer biraz daha kızarırsa sıcak çarpması geçirecek." dedi Jonghyun, Baekhee'nin sırtına nazikçe vurdu ve içten bir biçimde gülümseyerek iyi dileklerini iletti, sonra hepsi sonuçları beklemek için geri çekildiler. Baekhee Kyuhyun'a onları göndermesi için yalvarırcasına baktı. Niyetlerinin iyi olduğunu biliyordu; ama tartı kilo aldığını söylediği ve herkesin yüzündeki acıma ifadesine bakmak zorunda kaldığı zaman ne kadar utanacağını düşünmeden edemiyordu. Kyuhyun ya bu bakışı anlamadı, ya da umursamadı.

"Isırmaz, biliyorsun değil mi? Çık üstüne de bugünün çalışmasına başlayalım bir an önce." dedi Kyuhyun, elleriyle Baekhee'ye tartıya çıkmasını istediğini belirten abartılı hareketler yaparak. Derin bir nefes aldı Baekhee, belki de karnını içeri çekmeyi denerdi. Tek ayağını tartının üzerine bastı, sonra diğer ayağını da yanına çekti. Gözleri direk sallanan ibreye odaklandı ve nerede duracağını tahmin etmeye çalıştı. Kyuhyun'un ince parmakları çenesine dokundu.

"Benim için dümdüz karşıya bak, bebeğim." dedi. Bu sevgi sözcüğü de Kyuhyun'un sık kullandığı ve Baekhee'nin alışması gereken bir şeydi. Kyuhyun şimdiye kadar spor salonuna kayıtlı herkese en az bir kere "bebeğim" diye seslenmişti. Kyuhyun'un bir mırıltı çıkardığını duydu, sonra genç Baekhee'nin karnına vurdu ve kız karnını içine çekmeyi anında bıraktı.

"Hm... yetimiş beş kiloda başlamıştın, değil mi? Yani bu tartının söylediğine göre sen tam olarak bir kilo vermişsin - vay anasını!"

Baekhee tartıdan o kadar hızlı indi ki Kyuhyun'a tosladı. Bir kilo mu? Gerçekten kilo mu vermişti? Bir kilo olması kimin umrundaydı ki, sonuçta kilo vermişti!! BAEKHEE KİLO VERMİŞTİ!!

"Tebrikler! Yapabileceğini biliyordum!" diyerek sarıldı ona Jonghyun, Baekhee neşeyle kabul etti. Gururlu bir fahişe gibi sırıtıyor olması önemli değildi, bu hayatında aldığı en iyi haber gibi bir şeydi. Düşünmeden gidip sırada kim varsa onu sıkıca kucakladı. Belindeki eller onu hafifçe ittirince Baekhee çabucak geri çekildi ve Kyuhyun'un hiçbir şeyle karışmayacak kahkahasını duydu. Gençten gözlerini ayırıp bu sefer Changmin ve Yoona'ya döndü, ikisiyle de havada ellerini çaktılar.

"Bir kilo tam olarak beklentilerimi karşılamasa da bir başlangıç, tabi."

Baekhee Kyuhyun'un söyleyeceği her şeyi yoksayarak aptal gibi sırıtmaya devam etti. Bir boktan kilodan kurtulmuştu ve çekemeyen anten takabilirdi. Görüyordu ya, o yediği iki Snickers kilo vermesine engel olmamıştı işte! Bugün çıkışta bir tane daha yese olurdu. Annesine söylemek için sabırsızlanıyordu!

"Tamam, hadi aletlere! Baekhee bir sonraki tartın gelecek cumartesi, şimdi koşu bandına."

Baekhee her zaman yaptığının aksine hiç şikayet etmeden, kendi isteğiyle gitti. Ertesi gün öğle yemeğinde Sekyung ve Donghae'ye böbürlendi, ikisinden de pes etmediği ve başardığı için kucak dolusu tebrik aldı.

"Gördün mü? İşe yaramaya başladı bile!" dedi Donghae gülümseyerek, masanın öbür tarafından uzanıp Baekhee'nin saçlarını karıştırdı.

"Seni bütün hafta motive tutmayı başardıysa Kyuhyun bu işte gerçekten iyi olmalı. Bir kilo çok iyi bir başlangıç. Yakında Hyukjae'den bile ince olursun." dedi Sekyung, gülümseyerek. Donghae'nin sırıtışı genişledi; Hyukjae'den ince olmak basitçe yandan görünmemek anlamına gelirdi ve bunu herkes gayet iyi biliyordu.

Baekhee'nin yemek tepsisinde özel olarak ödül niyetine bir kap puding vardı. Çift çikolata aromalıydı ve ona her baktığında kapağını açıp kafasını içine gömme isteği uyandırıyordu. Aslında artık daha az miktarlarda yemeye özen gösteriyordu ve Kyuhyun'un önerdiği gibi salataları tercih ediyordu; ama bazen böyle kaçamak yapmaktan hoşlanıyordu. Annesi onun kutlama çikolatasını gördüğünde kaptığı gibi çöpe atmıştı. Baekhee bağırıp sızlanmak istemişti; ama annesi parmağını ona doğrultup eğer o kiloyu geri almak istemiyorsa daha sıkı çalışması gerektiğini söylemişti. O bir kilonun seni aldatmasına izin verme. Kiloyu verdiğinden çok daha hızlı alırsın. Bunu bir motivasyon aracı olarak kullanıp daha çok çalışman gerek, Baekie. 

Pes edip daha sıkı çalışacağına dair annesine söz vermişti vermesine; ama eğer arada bir böyle canının çok çektiği bir şeyi yiyemeyecekse kilo vermenin ne anlamı vardı ki?

Kangin, Eunhyuk ve diğerleri masada toplanırken Baekhee oturduğu yerde dikleşti ve haberi patlatmak için en uygun zamanı kolladı. Ama kendini tutamayıp herkes oturduğu zaman bağırınca fırsatı kaybetti. "Tam bir kilo verdim!" diye masaya hızla vurdu, "Ha!"

Arkadaşları bir an öylece bakakaldı, sonra Kangin kahkahalara boğuldu.

"Bir kıytırık kilo mu? Nerenden verdin, memelerinden mi? Çaaaak!" dedi Kangin ve elini kaldırıp en yakınındaki kişi tarafından eline çakılmasını bekleyerek durdu; ama bunun yerine Rian'dan kafasının arkasına sağlam bir çak yeyince elini yavaşça indirdi.

"Sen bu salağa bakma; bu müthiş bir haber, Baekhee! Spora devam etmene acayip seviniyorum." dedi Rian, masanın etrafından dolaşıp Baekhee'ye sarılmaya gelirken. Baekhee de arkadaşına sıkıca sarıldı ve masanın öbür tarafında somurtmakta olan Kangin'e pis bir bakış attı.

"Yine de, sadece bir kilo mu?" diye sordu Siwon, masanın diğer ucundan Baekhee'yi görebilmek için öne eğildi. Böyle herkes tarafından çekici olduğu onaylanan ve kabul edilen bir adamın ona bu kadar dikkatle bakıyor olması utanç vericiydi. Baekhee sandalyesinde tekrar küçüldü ve vücudunu saklamaya çalıştı, omuz silkti.

"Evet." dedi umursamazca. Siwon başıyla onayladı.

"Tamam, bu da bir başlangıç."

Baekhee gence siniri bozulmuş bir şekilde baktı. Niye herkes bunun bir başlangıç olduğunu söylüyordu ki?! Baekhee bir koca kilo vermişti, zaten beklediğinden çok daha fazla bir şeydi bu!

"Evet, ne yazık ki aynı zamanda son da olabilir." dedi Kangin, ama kimse yemi yutmadı.

"Sanmam; Kyuhyun Baekhee'nin tasmasını oldukça sıkı tutuyor." diye cıvıldadı Victoria ve masadan kalkıp muhtemelen öğlen yemeği almak için gitti. Şimdi buna tepkisiz kalamazdı Baekhee. Kesinlikle kimse onun tasmasını tutmuyordu! Özellikle de Kyuhyun.

"Kimse beni kontrol etmiyor, tamam mı? Şunu bir açıklığa kavuşturalım." dedi Baekhee. Kangin gülecek oldu; ama Rian'dan kaburgalarına sert bir dirsek yediğinde kahkahası acılı bir iniltiye dönüştü.

"Hm, ama seni tanıyorum Baekie. Daha önce bu kadar fiziksel hareket gereken hiçbir şeye bu kadar dört elle sarılmamıştın sen. Devam etmeni sağlamak için bir şeyler yapıyor olmalı." dedi Yesung. Kolunu kızın beline doladı ve kendine çekip sarıldı. "Her halükarda hoşuma gidiyor."

"Yatıyorlar." dedi Kangin, sahte bir öksürük krizinin arasına saklayarak.

"Kapa çeneni! Kyuhyun beni motive eden şey değil! Aslında bu kiloyu ben kendimi kontrol edebilmem sayesinde verdiğimi düşünüyorum. Hala ne istersem onu yiyorum; ama bu göreve o kadar kendimi adamış durumdayım ki hayvan gibi yememeye çok dikkat ediyorum. Kyuhyun sadece bir antrenör. Bir başkası olsa da aynısını yapıyor olurdum." Gerçi harika fantezi malzemesi oluyor...

Birden bir kol Baekhee'nin omzunun üstünden uzandı ve bir saniye sonra pudingi rehin alınmıştı.

"Tatlı zamanı değil, bebeğim." dedi Kyuhyun ve Baekhee'nin saçlarını karıştırdı. Sonra masadaki diğer herkese el sallayarak Changmin'in yanına gitti. Baekhee arkasından dik dik bakıyordu ve bu bir çizgi film olsa kesinlikle kulaklarından duman fışkırıyor olurdu. Kyuhyun arkasına baktı, Baekhee'ye göz kırpıp pudingin kapağını açtı. Pudinge bir parmağının ucunu daldırdı, sonra çikolatalı mükemmeliyeti parmağından emerek temizledi.

"Leziz." kelimesini oluşturacak şekilde dudaklarını oynattı Kyuhyun, sonra başını çevirdi.

"Bu acayip seksiydi." diye yorum yaptığını duydu Baekhee Eunhyuk'un. Evet; evet öyleydi.

Baekhee önüne döndüğünde Donghae Eunhyuk'a dik dik bakıyordu; ama Eunhyuk bunu görmezden gelip Siwon'la bir muhabbete dalmayı tercih etti. Kangin ve kalan diğer arkadaşları ona bilmiş bir şekilde gülümsüyorlardı. Tombul kız somurttu ve yeşil salatasındaki marulları didiklemeye başladı. Kangin'in mırıldandığını net bir biçimde duydu.

"Kontrol etmiyormuş, pabucumun..."


1 yorum:

  1. Bitch Kyu rocks!!!! Baekhee ciğim dikkat et kendine neye uğradığını anlamadan çarpıverir Kyu valla sonra çok ağlarsın benden söylemesi. Sassy Hanna'yı ne kadar sevdiğimi de söylemiş miydim hiç hani hem pislik hem kankalarını önemsiyo filan... bu donghae eunhyuk bakışmasını sevmedim hani Eunhae yapmayacaktın? hayır Sihyuk yap dicem eee Siwon bize lazım malum XD da şu Kangin ve Kyuhyun la ilgili birbirlerini becersinler lafını hayal etmiş olduğum gerçeği saçma bir couple oldu gerçi ama neyssseee ya ben her akşam bir bölüm isterim ama bu şey insanda bağımlılık yapıyor biliyon mu? bu arada Yesung Baekhee de ship ilesi duruyor ama tabi orada bir çift yönlü friendzone durumu var poffff bazı şeyleri bilmek enim gelecek bölümleri daha çok merak etmeme neden oluyor saçma bir şekilde uyku da neymiş hem otur yeni bölüm yaz kadın!!!!!

    YanıtlaSil