31 Mart 2015 Salı

Aşk Tesadüfleri Sevmez - 13

-13-

Bir süre daha Himchan’dan, itiraf ederken ne kadar saf ve sevimli durduğundan, öptüğünde nasıl Hanna’nın kalbini hoplattığından, ne kadar güzel öpüştüğünden, ne kadar güzel koktuğundan ve bunun gibi şeylerden bahsederek Hanna’nın telefon faturasını kabarttılar. Sonunda telefonu kapattıklarında Baekhee’nin suratında silemediği aptal bir sırıtış vardı. Bir tohum ekmişti, biraz da sulamıştı ve şimdi ellerinde muhteşem bir tomurcuk vardı. Zaman ilerledikçe bu tomurcuğa ne olacağını Baekhee çok merak ediyordu.

Odasından çıkıp bir şeyler atıştırdı, bu sırada sağlıksız beslendiğine dair annesinin sözlü tacizlerine maruz kalsa da bunları duymazdan geldi. Sonra odasına geçip ödevlerini halletti, çantasını toparladı, biraz Jongwoon’la mesajlaştı; ardından yatağa geçti. Yongguk mızıkçılık yapmıştı yapmasına; ama Baekhee şikayet edemiyordu çünkü genç pek de haksız sayılmazdı. Fark etmezdi, birine dilek borcu olacaksa zaten bu kişi Yongguk olsundu. Şimdi esas konu okulda kopacak olan tufandı.

Ertesi gün okula gittiğinde sınıftaki herkes sessizce fısıldaşıyordu. Dersin başlamasına daha on dakika vardı, Yongguk henüz gelmemişti; sınıfta birkaç kızla erkek oturmuş konuşuyor, göz ucuyla da Hanna’yla Himchan’a bakıyorlardı. Hanna sırasında oturmuştu, Hanna’nın masasında da Himchan oturuyordu. Genç elini masaya dayamıştı ve Baekhee gencin Hanna’nınkilere dolanmış parmaklarını gördüğünde önceki gece yaptığı gibi viyaklama isteğini bastırmak zorunda kaldı. Hanna yeni sevgilisiyle muhabbet ederken yanakları pespembeydi, Himchan’ın yüzünde Baekhee’nin bugüne kadar gördüğü en güzel gülümseme vardı ve hafifçe kıza doğru eğilmiş konuşurken inanılmayacak kadar sevimli görünüyordu. Baekhee ikisini de bağrına basmak istiyordu.

28 Mart 2015 Cumartesi

Aşk Tesadüfleri Sevmez - 12

-12-

“Ne hayırdır?” dedi Hanna, normalden daha tiz bir sesle. Ses tonunu hiçbir şey anlamamış gibi tutmaya çalışsa da bu konuda o kadar başarısızdı ki bir aptal bile rol yaptığını anlardı.

“Yeme beni Nana, neyi sakladığını sanıyorsun sen?” diye eğlenerek cıvıldadı Baekhee.

“Ya… yani şimdi telefonda konuşulacak şey mi bu?” diye mızıldandı Hanna.

“Hemen atlar gelirim, istersen.” Dedi Baekhee, saniye sektirmeden. Hanna’nın oyununun bozulmasını beklemediği barizdi, kız sıkıntıyla ofladı.

“Çok gıcıksın!” dedi, mızmız çocuklar gibi.

“Sen de çok utangaçsın. Saklayacak neyin var ki? Hadi anlat, hadi!” dedi Baekhee, oturduğu yerde şımarık bir biçimde yaylanarak. Hanna iç geçirdi.

26 Mart 2015 Perşembe

Aşk Tesadüfleri Sevmez - 11

-11-

Akşam eve gittiğinde Baekhee beklemediği bir manzarayla karşılaştı. Annesiyle babası bir toplantıdan dönmediğinden Haerin akşam yemeğini kendisi halletmek zorunda olduğunda karar vermiş, başında bandanası ve üzerinde önlüğüyle mutfakta kendi kendine savaş veriyordu. Baekhee çantasını bırakıp fal taşı gibi açık gözlerle içeri girdiğinde her tarafa saçılmış malzemeler, darmadağın bir tezgah ve sağa yaslanmış duran elektrik süpürgesiyle karşılaştı – belli ki Haerin kendi yemeğini yapma savaşı esnasına birkaç da tabak kırmıştı.

“Beşinci günün şafağında geri dönmüş Gandalf gibi hissediyorum, kızım bu ne hal?!” dedi Baekhee, adımlarını dikkatle atarken. Haerin elindeki bıçakla biberi doğrama işine o kadar konsantre olmuştu ki ablasının geldiğini konuşana kadar fark etmemişti.

“Ah, Ak Gandalf, o zaman kazanmama yardım edersin, herhalde?” dedi Haerin, başını işinden kaldırmadan. Baekhee elinde olmadan kıkırdadı.

24 Mart 2015 Salı

Aşk Tesadüfleri Sevmez - 10

-10-

Eve vardığında onu karşılayan ilk şey Haerin’in yargılayan bakışları oldu. Annesi yemeğe bugün daha bir özen gösterdiğinden küçük kız ablasını sorguya çekmek için yemeğin sonunu beklemek zorunda kaldı. Şaşırtıcı bir biçimde yemek lastik çiğnemekten daha fazla lezzete sahipti, Baekhee durumdan hiç şikayet etmedi. Yemek bitip de sofra toplandıktan sonra Baekhee odasına gittiği zaman Haerin ancak ablasını sorguya çekme fırsatını buldu. Baekhee yine hiçbir şey saklamadan anlattı; ama küçük kızın suratındaki ekşi ifade bir an bile kaybolmadı.

“İğrenç!” dedi Haerin, Baekhee sonunda bitirdiğinde. Küçük kız daha önce Baekhee’nin hiçbir sevgilisinde böyle bir tepki vermediğinden Baekhee şaşırdı.

“İğrenç olan nedir, kedicik?” dedi kız, neredeyse merakla.

“Sen bu çocuğu resmen sevmiyorsun. Sevmediğin insanları öpmek sevdiklerini öpmekle aynı hissi vermiyor olmalı; onu öptüğün zaman sevmediğini anlamıyor musun? Neden uzatıyorsun?” dedi Haerin, neredeyse isyanla. Baekhee kardeşinin söylediklerini ciddiyetle düşündü.

23 Mart 2015 Pazartesi

Aşk Tesadüfleri Sevmez - 9

-9-

Ertesi sabah Baekhee telefonunun sekiz şiddetinde bir depreme eşdeğer titreşimiyle uyandı. Yerinden okkalı  bir küfür eşliğinde fırlayıp da korkunç canavarların olduğu karanlık bir mahzende olmadığını gördüğü zamansa rahat bir nefes aldı. Kısa süre titreyip susmuş olan telefonuna uzandı ve saate baktı. Saat daha dokuzdu! Bir cumartesi sabahı Baekhee on ikiye kadar uyumayı kendine hak saydığından bu saatte uyanık olmak neredeyse bir günahtı. Dün neredeyse bayılana kadar kitap okuduğundan telefonun titreşimini açık unutmuş olmalıydı; ama zaten sabah dokuzda kim mesaj atardı ki?!

Gelen kutusunu açtığında mesajın göndereninin Caretta diye kayıtlı olduğunu görerek iç geçirdi. Eh evet, tabii ki Jongwoon bu gece uyumakta biraz zorlanmış olabilirdi. Durum Baekhee’ye tuhaf da gelse, gencin sözleri acemice ve hesapsız da olsa kız onun gözlerinde ve tavırlarında duygularının yoğunluğunu bariz bir biçimde görebilmişti. Daha önce fark etmemesinin tek nedeni, bunu görmek için bakmıyor oluşuydu; bazen gözünüzün hemen önündeki şeyleri bile görmeyebilirdiniz. Ama şimdi, bir kere fark ettikten sonra bunu görmemek imkansızdı.

22 Mart 2015 Pazar

Aşk Tesadüfleri Sevmez - 8.5

Bölüm arkası için Tanrıça Archi'ye yüksek teşekkürlerimi bildiririm...

-8.5-

Kyuhyun telefonla konuşmayı bitirmiş yatağına oturup bilgisayarını kucağına almıştı ki kapı açıldı ve içeriye Heechul girdi. Herhangi bir davet bekleme gereksinimi duymadan kendisini çocuğun yanına yatağa atıverdi.

 “Sungmin haftasonu maça gelmeyeceğini söyledi, ne oldu gene?” dedi arkadaşını dürterek.

 “İşlerim var hem sevmiyorum ben baseball, Minho ile Sungmin kızları da alıp gitsinler işte.” Diyerek omuz silkti Kyuhyun. Gözü açılan bilgisayarın saatine takılınca durakladı. “Sen gelirken aşağıda Hanna ile karşılaştın mı?” diye sordu. Heechul boş bir bakış atıp başını iki yana salladı.

 "Hayır ben gelirken Sehun içeri giriyordu yeni onun dışında da kimse yok evde. Okuldan sen almadın mı onu bugün?”

Aşk Tesadüfleri Sevmez - 8

-8-

“Senin burada ne işin var?!” diye küçük bir çığlık attı Baekhee, arkadaşlarının yerinden sıçramasına neden olarak. Kapının hemen yanında bekleyen aptal tosbağa duyduğu sesle dönüp kıza baktı ve tatlı bir gülümsemeyle el salladı.

“Baekhee, bu kim?” diye sordu Yongguk, şüpheyle. Baekhee irkilerek Hanna’nın soran gözlerle ona baktığını, Himchan’la Yongguk’unsa korumacı bir tavırla onun önüne doğru hafifçe seğirtmiş, yabancıya düşmanca bakışlar atmakta olduğunu gördü. Aslında bu korumacı tavrın fena halde hoşuna gittiğini inkar edemezdi; ama Kim Jongwoon’un arkadaşları tarafından pestile çevrilmesi şu anda istediği son şeydi.

“Benim bir arkadaşım, şimdi üniversitede de burada görünce şaşırdım!” dedi Baekhee çabucak. Yongguk’la Himchan’ın gevşediğini gördüğü anda rahat bir nefes alarak Jongwoon’un yanına koştu. Aslında koşup koşup sarılmak gibi bir niyeti yoktu; ama onun yanına vardığı anda genç onu kollarına alıp havada birkaç tur döndürüvermişti.

21 Mart 2015 Cumartesi

Aşk Tesadüfleri Sevmez - 7

-7-

Hanna işlerini bitirip Baekhee’yi arayana kadar vakitleri vardı. Baekhee aslında buraya öylesine gelmişti; ama okulun çatı katında yapacak pek de fazla bir şey olmadığını fark ettiğinde hayal kırıklığına uğradı. Çin’deki okulunun çatı katından görünen tek şey toz ve duman olduğundan oraya kimse çıkmazdı; Kore’de nedense çatı katlarının daha eğlenceli yerler olacağını düşünmüştü. En azından mangalarda öyleydiler. Tabi anlaşılan bu durum gerçek hayatta pek geçerli değildi.

Çatıda biraz daha durduktan sonra tırabzanlardan kayarak aşağı indiler. Baekhee spor salonundan bir top alıp oynayabileceklerini düşünmüştü; ama okul saatleri dışında topları da vermiyorlardı. Baekhee yeni hedefi olarak yanına alabileceği oyun kartları gibi bir şey edinmeyi aklına yazdı ve iki gencin peşine takılarak boş boş yürümeye başladı. Sessiz, kendi başına veya müzikle yürümeyi severdi; ama Çin’de ilkokul dışında pek fazla yakın arkadaşı olmadığından arkadaşlarıyla anlamsız ergen muhabbetleri yapıp gülmekten kırılarak yavaş yavaş yürümenin ne kadar eğlenceli bir şey olabileceğini unutmuştu.

“Ya Hanna gerçekten güzel kız, onu kimse inkar edemez.” Dedi Himchan bir ara, sohbet ederlerken. Gencin yüzündeki etkilenmiş ifade nedense Baekhee’nin içgüdülerini sopayla dürttü.

20 Mart 2015 Cuma

Aşk Tesadüfleri Sevmez - 6

-6-

Ertesi günün tamamını ödevleriyle uğraşarak geçirdi Baekhee, akşam da çizim defterini kucağına alıp balkona oturdu ve klasik müzik eşliğinde saçma sapan bir çizim yapmaya başladı. Saçma sapan çizimleri severdi; insanlar bakınca bir şey anlamasa da, o çizerken rahatlıyordu. Onun gibi bir ergenin klasik müzik dinlemesini de beklemiyordu insanlar mesela. Hep insanların beklediği ve anlayacağı şeyleri yapacak olsa hayat fazlasıyla sıkıcı olurdu.

Pazartesi günü okula geldiğinde Hanna’yla kapıda karşılaştı. Kızı neşeli bir kahkaha ve sıcak bir kucaklamayla karşılayarak birçok kişinin şaşkın bakışlarına hedef oldu. Sınıfa doğru giderlerken arkadaşına doğru eğildi.

“Burada insanlar hep mesafeli midir?” diye sordu sessizce. Hanna başını salladı.

“Ondan değil, beni seninle daha önce hiç görmediler ya.” Diye kısa bir açıklama sundu kız.

“Hm, popüleriz demek.” Dedi Baekhee, kaşlarını kaldırarak. Hanna saçlarını savurdu.

2 Mart 2015 Pazartesi

Aşk Tesadüfleri Sevmez - 5

-5-

Okulda ilk haftası, ilk günü tadında geçti. Hanna’yla okulu dolaşıyor, beyin yakan dedikodular öğreniyor, not tutuyor ve Korecesini geliştiriyordu. Bir haftada Çince aksanının ne kadar azaldığına sınıfındaki herkes gibi o da şaşırıyordu.

Evet, sınıfındaki herkes onu gayet iyi biliyordu artık. Yeni öğrenci ve ilgi çekici olması bir yana G.Dragon adını kullandığını öğrendiği Kwon Jiyong’la ilk gün yaşadığı sürtüşmesi herkesin ilgisini çekmişti. Üstelik bu sürtüşmenin üzerine Jiyong’dan ağır bir tepki, bir intikam bekleyen herkes de hayal kırıklığına uğrayınca insanlar Baekhee’yi oldukça cazip bir arkadaş olarak görür olmuştu. Tabii ki Baekhee popülerlikle gerçek arkadaşları ayıracak kadar zeki bir kızdı. Herkesle konuşmasına rağmen bu akıma kapılıp Hanna’dan bir an bile uzaklaşmadı.

Hafta sonu geldiğinde babası hala hiçbir olay olmadığı için şaşkınlığını ve mutluluğunu düşünmeden dile getirdi. Baekhee içinden gözlerini devirse de dışından hafifçe gülümseyip köftelerini çatallamakla yetindi. Haerin’in pek iştahı yok gibiydi, patatesleriyle ketçapına bile dokunmamıştı. Annesiyle babası neşeli bir sohbete dalarken Baekhee gözlerini kısıp kardeşini izledi. Kızın bu kadar sessiz durması alışıldık bir şey değildi. Onun bildiği Haerin, çokbilmiş, gürültücü, haylaz ve sinir bozucu bir yumurcaktı, bu sessiz, çekingen küçük kız değil.

Aşk Tesadüfleri Sevmez - 4

-4-

Sınıfa tekrar girdiklerinden iki saniye sonra arkalarından hoca da girdi. Hoca derse hazırlanırken Baekhee notlarını, çantasını ve basitçe sınıfta bıraktığı her şeyi olası hasarlar için gözden geçirdi ve memnuniyetle hepsinin sapasağlam, el değmemiş durduklarını gördü. Ders boyunca yine beyni yandı; ama arada bir Hanna’yla bakışıp kızın sessiz kusma, horlama, kendini boğma ve ağlama taklitlerine maruz kaldıkça durdurmaya çalıştığı kahkahaları dersin daha iyi geçmesini sağlamıştı. Tam kız sırasının üzerine yatmış, gözlerinin altına yapıştırdığı ince uzun kağıt parçalarıyla hocanın arkasından zavallı bir biçimde inleyip ağlayarak yalvarma taklidi yapıyordu ki zil çaldı.

Baekhee öğle yemeğinin başlangıcına bu kadar sevinen bir başka insan daha gördüğünü hatırlamıyordu. Kız resmen olduğu yerde ayağa fırlayıp havayı yumruklamıştı; ama tabii ki hoca görmeden yerine geri oturup uslu öğrenci ifadesini takındı. Hoca ödev olarak ne yapmaları gerektiğini söylerken Baekhee tuttuğu notun kenarından kızın ayağını sabırsızca yere vurduğunu görebiliyordu. Hoca sonunda sınıftan çıktığında sesli bir biçimde nefes verdi.

Aşk Tesadüfleri Sevmez - 3

-3-

Annesi odasının kapısını yumruklayarak onu uyandırdığında saat ondu. Neyse ki annesi de tamamen hazırdı; Baekhee yattığı yerden fırladığı gibi valizini kaptı ve bir taksiyle hava alanına gittiler. Geç kaldıklarına çok inanmıştı Baekhee aslında, belki de biraz geç kalmış olmayı umuyordu; ama yetiştiler, annesinin valizini teslim ettikten sonra Baekhee’nin valizini sürüyerek uçağa bindiler. Başının üstündeki bölmeye valizini yerleştirdikten sonra Baekhee üzerindeki montu çıkarmadan yeniden yerine oturdu ve iki kişilik koltuklarında başını annesinin aksi yöne çevirerek gözlerini bir daha kapattı.

Annesi uyandırmadan önce harika bir rüya görüyordu. Rüyasında montun sahibi olan harika kokulu yabancıyla bir daha karşılaşıyordu; ama bu sefer bir bambu ormanındaydılar. Ninjalar ve pandalar vardı, pandalar kung-fu panda gibi uçup kaçabiliyorlardı; gizemli yabancı Baekhee’yi buradan alıp bir tapınağa götürüyordu. Tapınak klasik bir Japon tapınağıydı ve etrafında çiçek açmış kiraz ağaçları vardı. Baekhee oraya neden geldiklerini bilmiyordu; ama yabancı cesur olmasını söylediğinde çok korktuğunu fark ediyordu. Sonra yabancı onu kendine doğru çekip dolgun, pembe dudaklarını onunkilere bastırıyordu…

Aşk Tesadüfleri Sevmez - 2

-2-

Ertesi gün Jongwoon’la tekrar buluşmak istedi Baekhee; ama bu pek mümkün değildi. Annesi onu evden eve götürdü, arkasından beğendikleri ev için bir de mobilya mağazasına götürüp bütün mobilyaları seçtirdi. Baekhee bundan memnun olabilirdi; eğer hangi desenin daha güzel olduğu ve hangi ahşabın hangi perdeyle daha iyi uyacağıyla ilgili bitmeyen tartışmalara girmeselerdi. Sadece salonla mutfağı seçmek bile tam üç saat sürünce Baekhee annesini Haerin’in odasını seçmeye yollayıp kendi odasına ne aldığına karışmamasını buyurdu. Neyse ki annesi onun kendisine karışılmamasıyla ilgili bu tavırları ergenliğine vurup hoş görüyordu.

Üçüncü gün Baekhee ve Haerin’İ gidecekleri okullara kaydettirmek gibi bir maratona giriştiler. Aslında kayıt ve transfer o kadar sıkıntı olmazdı, eğer annesi Haerin’i kaydettirecek uygun bir okulu çabucak beğenebilseydi. Baekhee onu kabul edecek, Çin’deki lisesiyle denk bir lise bulduğu anda saniye sektirmeden kaydını yaptırdı. Gerçi Korece seviyesinden ve diller arasındaki terimler farkından dolayı, bir de adaptasyon süresince zorlanmamak için bir alt sınıfa kaydoldu; ama bunu sorun etmedi.

Aşk Tesadüfleri Sevmez - 1

-1-

“Ne biçim hava bu ya?!” diyerek deri ceketine sarındı genç kız. Buraya ev bakmak için gelmeye ikna olduğuna lanet ediyordu. Sen de gel Baekhee, hem dile hem de ortama bir alışmış olursun. Sonra alışsa ölürdü sanki! Annesinin sözüne kandığına inanamıyordu. Şapşal kız kardeşi hayatı boyunca ilk defa mantıklı bir karar vermişti sanki. Derdine neydi de gereksiz yere gelmişti?

Yanında sadece küçük bir omuz çantası ve kabin boy bir valiz vardı; valizin içinde de iç çamaşırları ve birkaç kıyafet vardı. Her ne vardıysa en azından bu havada onu sıcak tutacak herhangi bir mont veya benzeri kıyafet yoktu. Annesinin ona buradan yeni bir mont almaya gönüllü olacağını hiç sanmıyordu Baekhee ve annesi öyle bir şey yapsa bile önce otele kadar donmadan gitmesi gerekecekti. Ah, her ne kadar profesör saçmalık derecesinde seksi de olsa o lanet dersi asıp annesiyle beraber gitmeliydi. Çince okkalı bir küfür savurdu.

“Yabancı mısınız?” dedi karizmatik bir ses hemen arkasından Çince konuşarak. Baekhee Kore sınırları içerisinde kendi dilinin konuşulmasını beklemediğinden şaşkınlıkla dönüp arkasında duran sesin sahibine baktı.