-13-
Bir süre daha Himchan’dan, itiraf ederken ne kadar saf ve
sevimli durduğundan, öptüğünde nasıl Hanna’nın kalbini hoplattığından, ne kadar
güzel öpüştüğünden, ne kadar güzel koktuğundan ve bunun gibi şeylerden bahsederek
Hanna’nın telefon faturasını kabarttılar. Sonunda telefonu kapattıklarında
Baekhee’nin suratında silemediği aptal bir sırıtış vardı. Bir tohum ekmişti,
biraz da sulamıştı ve şimdi ellerinde muhteşem bir tomurcuk vardı. Zaman
ilerledikçe bu tomurcuğa ne olacağını Baekhee çok merak ediyordu.
Odasından çıkıp bir şeyler atıştırdı, bu sırada sağlıksız
beslendiğine dair annesinin sözlü tacizlerine maruz kalsa da bunları duymazdan
geldi. Sonra odasına geçip ödevlerini halletti, çantasını toparladı, biraz
Jongwoon’la mesajlaştı; ardından yatağa geçti. Yongguk mızıkçılık yapmıştı
yapmasına; ama Baekhee şikayet edemiyordu çünkü genç pek de haksız sayılmazdı.
Fark etmezdi, birine dilek borcu olacaksa zaten bu kişi Yongguk olsundu. Şimdi
esas konu okulda kopacak olan tufandı.
Ertesi gün okula gittiğinde sınıftaki herkes sessizce
fısıldaşıyordu. Dersin başlamasına daha on dakika vardı, Yongguk henüz
gelmemişti; sınıfta birkaç kızla erkek oturmuş konuşuyor, göz ucuyla da
Hanna’yla Himchan’a bakıyorlardı. Hanna sırasında oturmuştu, Hanna’nın
masasında da Himchan oturuyordu. Genç elini masaya dayamıştı ve Baekhee gencin
Hanna’nınkilere dolanmış parmaklarını gördüğünde önceki gece yaptığı gibi
viyaklama isteğini bastırmak zorunda kaldı. Hanna yeni sevgilisiyle muhabbet ederken
yanakları pespembeydi, Himchan’ın yüzünde Baekhee’nin bugüne kadar gördüğü en
güzel gülümseme vardı ve hafifçe kıza doğru eğilmiş konuşurken inanılmayacak
kadar sevimli görünüyordu. Baekhee ikisini de bağrına basmak istiyordu.